Burak Hakkı
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Burak Hakkı

Burak Hakkı Fan Sitesıne Hoş Geldiniz..
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Sizin Senaryolarınız

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
BT.Tuğçe
Admın
Admın
BT.Tuğçe


Kadın
Mesaj Sayısı : 2226
Yaş : 34
Ruh Hali : Sizin Senaryolarınız Artiz10
Hangi Takımlısın : Sizin Senaryolarınız 15sa4hs
Durumunuz : Sizin Senaryolarınız Cevrimiciih4vs8nt1
Başarı Puanı :
Sizin Senaryolarınız Left_bar_bleue99 / 10099 / 100Sizin Senaryolarınız Right_bar_bleue

Kayıt tarihi : 04/10/08

Sizin Senaryolarınız Empty
MesajKonu: Sizin Senaryolarınız   Sizin Senaryolarınız EmptyCuma Şub. 05 2010, 17:47

Buraya kendi senaryolarınızı ya da size ilginç gelen değşik senaryoları paylaşabilirsiniz. İyi eğlenceler...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://burakhakki.yetkinforum.com
GülnurBurak
mod
mod
GülnurBurak


Kadın
Mesaj Sayısı : 1805
Yaş : 30
Ruh Hali : Sizin Senaryolarınız Seviml10
Hangi Takımlısın : Sizin Senaryolarınız Scc56v
Durumunuz : Sizin Senaryolarınız Cevrimiciih4vs8nt1
Başarı Puanı :
Sizin Senaryolarınız Left_bar_bleue16 / 10016 / 100Sizin Senaryolarınız Right_bar_bleue

Kayıt tarihi : 16/06/08

Sizin Senaryolarınız Empty
MesajKonu: Geri: Sizin Senaryolarınız   Sizin Senaryolarınız EmptyPaz Şub. 07 2010, 13:53

Sizin Senaryolarınız 2800


Son nefesimde elimi sen tutacaksın
Son sözlerimi bir sen duyacaksın
Meleklerin sözü var!


Bir gün hiç tanımadığınız birini rüyanızda görseniz ve bu rüyanızdaki kişi her gece rüyalarınızı bütün yakışıklılığıyla süslese… Elinizi tutsa, dans etseniz, gözlerinizin içine baksa sizi sevdiğini söylese ve siz zamanla var olup, olmadığını bile bilmediğiniz bu isimsiz kahramana âşık olsanız ve bir gün karşısnıza rüyanızdaki kişi karşınıza çıksa ama sizi sadece arkadaşı olarak görse ne yapardınız?

İlk dokuz bölümde ki hatalaırm için özür dilerim. Sonradan hatalarımı düzeltemeye başladım... Sevgili Büş^üme sevgilerle

1.Bölüm

Gözlerimi yavaşça aralarken yüzümde bir gülümseme olduğunu fark ettim. Aklıma gelen tek şey O’ ydu yine… Aynada ki yansımama baktım uzun uzun… Hâlâ yüzünü dahi görmemiş olmam ne kadar ironik? Ilık bir duş alıp çıktım ve saçlarımı kuruttum… Buklelerimi izledim bir süre
Kıyafetlerimi giydikten sonra saçlarıma kıyafetimle uygun bir
bant taktım. Kahvaltıya indiğimde
“günaydın tontoşum” diyerek babamın yanağına ufak bir öpücük bıraktım. Babamda gülümseyerek gazetesini masaya bıraktı ve anlamlı bir gülümseme daha belirdi yüzünde
“ne bu neşe sabah sabah” dedi.
“iyi uyudum ondandır” dedim. Annem kızarmış ekmekleri masaya koydu.
“günaydın güzelim” dedi.
“Günaydın” dedim gülümseyerek. Okul için evden çıkarken karşıdan küpesinin tekini takarak gelen Büşra’ yı gördüm…

***

“merhaba” dedi Büşra
“merhaba”
“rüya gördün mü?” dedi meraklı bir sesle… Neşesine bakıldığında gördüğü çok belliydi aslında
“evet, yine gördüm ama yüzünü göremiyorum. Dün gece bana sarıldı.” Dedi bukleleriyle oynarken
“Yalnız bu iş çok tehlikeli bir hâl almaya başladı benden söylemesi” dedi Büşra
“biliyorum ama rüyamda bile onun yanındayken çok mutlu oluyorum kim bilir gerçekte nasıl olurdu.” Dedi Arya ve derin bir nefes aldı “güzel olurdu değil mi?”
“saçmalama öyle birisi yok… Onlar sadece rüya” dedi Büşra arkadaşının hayallerine kısıtlama getirmek isteyerek
“Görkem değil mi o?” dedi Arya
“hani nerede?” diyerek Arya’ nın baktığı yeri gözleriyle takip etti Büşra… Arabasına yaslanmış bir şekilde kendilerine bakan Görkem’ i görünce siyah gözleri parladı. “nasıl görünüyorum”
“mükemmel ötesi” Birlikte Görkem’ in yanına yürümeye başladılar. Görkem 1.90 civarında uzun boylu, yanık tenli, gece karası saçlarıyla eş değer gece karası gözleri olan biri. Büşra’ nın sevgilisi; asabi görünüşe ve bütün olağan kıskançlığına rağmen çok iyi kalpli ve Büşra’ yı da çok seviyor.
“merhaba kızlar nasılsınız?”
“iyi” dedi Büşra hayran hayran bakarak. Arya ona kendine gelmesi için hafif bir dirsek geçirdi “ne yapıyorsun sen ya?” dedi Büşra, Arya’ nın kulağına
“seni gerçek hayata döndürmeseydim Görkem’ in içine düşecektin farkında mısın?” Büşra omuzlarını silkti.
“hadi binin okula birlikte gidelim” dedi Görkem arabasını göstererek.
“tamam” dedi Arya, Büşra da Görkem’ in yanına oturdu.
“hava çok sıcak” dedi. Görkem sadece gülümsemekle yetindi.
“eee Arya Hanım nerelerdesiniz bu aralar?” dedi Görkem dikiz aynasından Arya’ ya bakarak
“geziye gitmiştik Edirne’ ye…” dedi Arya arkaya yaslanarak
“nasılsın peki görüşmeyeli?” dedi Görkem ve göz kırptı
“nasıl olsun” dedi Büşra “Rüyalarda yaşıyor”
“hâlâ mı?” dedi Görkem sırıtarak.
“evet” dedi Arya “hâlâ”
“kızım o rüyandakini Ozan duysa hayalinde de olsa o çocuğu bulur ve gebertir” dedi Görkem gülerek. Arya’ nın buna sinir olduğunu biliyordu ama bu hoşuna gidiyordu.
“of Görkem espri miydi bu şimdi?” dedi Arya kollarını göğsünde birleştirerek
“yakışıklı mı bari?”
“fazlasıyla” dedi Arya kızararak
“Ozan’ dan da mı?”
“aaa ama taktın Ozan’a” dedi Büşra gülerek “Arya seni birazdan parçalayacak farkında değil misin?”
“şaka yapıyoruz. Zorla güzellik olmaz Arya istemiyorsa…”
“isteseydim bugüne kadar Ozan’ ın teklifini kabul ederdim. Onu bu kadar süründürmezdim Görkem”
“şuna bak ya” dedi Görkem gülümseyerek “şaka yapıyoruz şurada, şu yüzünün haline bak sinirden kızardın yine… Ozan o isimsiz kahramana bir şey yapacak olursa karşısında beni bulur biliyorsun”
“yeter ya sabah sabah Ozan da Ozan” dedi Arya ve kafasını cama çevirdi. Dalga geçilecek konu değildi ve asla olmayacaktı
“tamam, canım kapatalım bu konuyu şimdi okulda yeterince ‘Ozan defol!’ diye bağıracaksın.”
“ya bak taklidimi yapma” dedi Arya kaşlarını çatarak. Komik değildi ve asla olmayacaktı. Ozan ancak korkunç olabilirdi.
“Ozan defolll!” dedi Büşra tekrar gülerek.
“Görkem şu sevgiline bir şey söyle… Taklitlerimden kaçınız” dedi Arya tek kaşını kaldırarak
“aşkım sataşma kankama” dedi Görkem ve “eh be araba buraya park edilir mi!” dedi öfkelenerek
“al kankanı başına çal” dedi Büşra… Bu sefer Görkem ile Arya gülmeye başladı.
“benim sevgilim kıskanır mıymış beni?” dedi Görkem Büşra’ nın yanağını sıkarak. Büşra gülümsemek istedi ama kendini tuttu.
“hop dedik aile var burada” dedi Arya… Hepsi birden gülmeye başladı
“bak beni güldürmeyin” dedi Görkem “gıcıklık olsun diye ilk bulduğum duvara toslarım ona göre” Bu şekilde neşeyle okula geldiler.
“günaydın güzelim” dedi Ozan daha kapıdan girerken
“off” dedi Arya ve hiç cevaplamadan ilerledi.
“benimle konuşmuyor musun?” dedi Ozan peşinden gelip kolunu tutarak
“hayır” dedi Arya ve kaşlarını çatıp kolunu çekiştirdi.
“bak konuştun” dedi Ozan ve alt dudağını yavaşça ısırıp Arya’ yı inceledi “çok güzelsin”
“Allah’ ım bana sabır ver” dedi Arya ve kolunu kurtarıp Büşra’ nın yanında yürümeye başladı.
“Ozan defol şuradan ya” dedi Görkem “sabah sabah ilk dayağımı sana atmak istemiyorum”
“dövsene Allah aşkına” Görkem alayla Ozan’ ın üstüne yürürken Arya araya girdi
“tamam, Görkem hadi içeri girin siz, biz Ozanla bir şey konuşacağız”
“Arya bak çekil şunu paralayayım uykum açılsın bari. Ancak o işe yarar bu salak”
“Görkem içeri geçer misin lütfen?” dedi Arya… Görkem daha fala bir şey söylemedi… Arkadaşını hiçbir zaman kırmamıştı ki. Şimdi de kırmayacaktı. Onun asla yanlış bir şey yapmayacağını biliyordu.
“ne konuşacağız?” dedi Ozan
“hiçbir şey” dedi Arya hızla yürüyerek oradan ayrıldı ve banka oturdu. Ozan bir süre ona baktıktan sonra yanına geldi.
“söylesene?”
“bir şey konuşmayacaktım sadece Görkem’ e sabah, sabah birini dövdürtmek istemedim.”
“Görkem beni dövebilir mi Allah aşkına”
“sence” dedi Arya alayla “dövmekle kalmaz öldürür bile”
“hadi canım” dedi Ozan kahkahalarının arasından “hadi diyelim beni dövdü. Sonra birileri de onu öldürürse ne olacak”
“beni yalnız bırakır mısın Ozan?”
“hayır” Arya gözlerini sinirle yumduktan sonra sinirle haykırdı
“ne istiyorsun benden Allah’ ın cezası”
“seni tabii ki”
“Ozan bak ben seni sev-mi-yo-rum tamam mı? Sevmeyeceğimde… Hem ben başkasını seviyorum”
“Allah, Allah kimmiş bu başkası?”
“bilmen gerekmiyor”
“Arya ben senin sandığın kadar sabırlı biri değilim tamam mı? Sana bir sene gibi büyük bir zaman verdim. Sen benim yanımda olacaksın… Beni seveceksin. Başkasını değil… Zaten öyle bir şansın yok ki olursa yapacaklarımdan ben sorumlu değilim”
“ne yapabilirsin ki?”
“her şeyi tamam mı? Sana verdiğim süre zarfı çok uzun. Ama eğer bu dudakların” dedi ve Arya dudaklarını dokundu. Arya, Ozan’ ın eline vurdu
“çek elini” Ozan biraz sırıttıktan sonra tekrar konuşmaya başladı.
“bu dudakların bir başkasını sevdiğini herhangi birine söylerse çok kötü şeyler olur”
“al söylüyorum. Ben başkasını seviyorum”
“sevmiyorsun” dedi Ozan “ben saf değilim. Ayrıca böyle demek senin işine gelmez güzelim. O kişinin kim olduğunu söylemesen de etrafındaki bütün erkekler korkudan kaçıyorlar zaten kaçmayanın üstüne biraz yürüsem seni gördü mü verem mikrobu görmüş gibi kaçar. Yalan da değil seni sevecek olana kan kustururum. Sen ya bir gün beni seveceksin ya da başka kimseyi sevemeyeceksin. Seçeneğini en kısa sürede bekliyorum. Neler yapabileceğimi biliyorsun. Arkam sağlam senin de o sevdiğin kişinin de canına okurum”
“sen ne hakla beni tehdit ediyorsun. Sen kendini ne sanıyorsun”
“ben kendimi bir şey sanmıyorum. Olanları söylüyorum. Ben zaten buyum böyle sanmama gerek yok. Seni şimdi zorlamıyorsam sırf sen üzülme diye”
“sen hastasın!”
“hastayım ve ya değilim. Ya benimlesin ya da hiç kimseyle… Bak koluma” dedi ve kolunu açtı. Koluna jiletle Arya yazmıştı “bu psikopatlığımın bir göstergesi. Aslında göstergeye ihtiyacım yok değil mi? Sen zaten ne kadar psikopat olduğumu biliyorsun ya da bilmesen de tahmin etmek zor değil” dedi ve eğilip Arya’ nın kulağına nefesini üfleyerek konuştu “ben seni çok seviyorum”
“iğrençsin”
“görüşürüz güzelim” deyip gitti Ozan. Arya bu hasta ruhlu psikopattan sıkılmıştı. Yapabileceği bir şey yoktu. Ozan’ ın ne kadar ileri gittiğini Görkem’ e anlatırsa olacaklardan korkuyordu. Görkem Ozan’ ı burada paralasa da Ozan’ ın dediği gibi arkası sağlam. Bir gün Görkem’ i sıkıştırırlarsa paralamazlar, öldürürler. Ailesinin öğrenmesini de istemiyordu. Babası kıyametleri koparırdı. Annesine söylese annesi korkup babasına yetiştirirdi. Öğretmenlerinden birine söylese oda hemen aileleri çağırırdı. Kiminle paylaşacağını bilemediği için bütün bu olanları günlüğüyle ya da internetten tanıştığı arkadaşlarıyla paylaşıyordu. Belki birisi bir çözüm bulur diye… Çünkü: Ozan ileri gidiyordu. Sarhoş olup okula gelerek Arya’ yı zorla arabaya bindirmeye çalışmıştı bir kere. Bir kere kendini camdan aşağı atmıştı. Bu çocuğun hiç kimseden korkusu yoktu ki.

Görkemle Büşra kantinde oturuyorlardı
“ya sen ne gıcık bir kızsın” dedi Görkem hem gülümserken hem de çayını karıştırıyordu
“ne yaptım yine?” dedi Büşra meraklı gözlerle
“hiçbir şey… Sorunda bu hiç konuşmuyorsun bir sorun mu var?”
“hayır, bir sorun yok sadece dalmışım.”
“hım… Benim aşkım uykusuz mu bugün?”
“biraz”
“neden?”
“gece yarılarına kadar sevgilimle msn de takıldığımız için”
“kimmiş bu şanslı sevgili…”
“tanımazsın”
“uğruna uykusuz kaldığına göre onu gerçekten çok seviyorsun”
“o kadar çok seviyorum ki sevgimi anlatacak bir kelime bulamıyorum.” Dedi ve dediği anda kızararak başını öne eğdi
“Büşra, Arya bu rüyada ki kişiye âşık olmadı… Değil mi?” Büşra konunun değişmesine memnun bir şekilde başını kaldırıp ona baktı
“hayır, tabii ki” dedi ve bir süre bu söylediğini kendine inandırmaya çalıştı “olmamıştır herhalde. Bu çok saçma olur. Öyle birisi yok bile… İnsan varlığı bile belli olmayan kişiye âşık olur mu?”
“daha önce hiç böyle bir şey duymadım. Ama olabilir… Hem Arya duygusal bir kız hem de Ozan’ ın yapacaklarından korktuğu için başkasını sevmeye cesaret edemiyor. Belki hayali birine tutulur… Onun için çok endişeleniyorum”
“bende” dedi Büşra düşünceli gözlerle “Ozan sence Arya’ yı seviyor mu?”
“sevmiyor” dedi “Ozan çok yakışıklı ve bugüne kadar sevgilisi olmayan kime çıkma teklif etse o kişi hemen kabul etti. Arya da çok güzel bir kız hem Emre öldükten sonra başka kimseyle çıkmaya cesaret edemedi. Ozan, Arya kabul etmediği için zorluyor. Arya en baştan kabul etseydi Ozan’ ı terslemeseydi Ozan bir haftada bırakacaktı. Şimdi Arya Ozan da takıntı oldu.”
“Emre… Arya’ da çok büyük bir yara açmış”
“Evet, çok büyük bir yara açmış… Gördüğüm kadarıyla Emre’ ye çok bağlanmış zaten çok uzun bir süre çıkmışlar.”
“onların ki çıkmaktan öte bir şeymiş zaten”
“Emre nasıl ölmüş?”
“bilmiyorum… Doğrusu sormak hiç aklıma gelmedi”
“ne kadar meraksız insansın sen”
“gene bana taş attın”
“aşkıma taş atmam ben” diyerek Büşra’ nın masanın üstüne koyduğu elini avucunun arasına alarak hafifçe eğildi ve dudaklarını masumca ellerine değdirdi.
“sulanma hemen” dedi Büşra kızararak
“tamam, sulanmıyorum aşkım” dedi Görkem şefkatle gülümseyerek. Büşra da ona gülümsedi.
“hey, derse geç kalıyoruz” dedi aniden
“tamam, hadi kalkalım Arya da nerede kaldı?”
“dur ben şunu bir arayım” dedi Büşra ve Arya’ yı aradı. Arya telefonuna cevap vermiyordu.
“ne oldu?” dedi Görkem
“bilmem, açmıyor”
“Ozan…” dedi Görkem “en son Ozanlaydı”
“yok artık canım” dedi Büşra ve Arya’ yı tekrar aradı.
“efendim” dedi Arya cılız bir sesle
“neredesin sen?”
“sahildeyim ne oldu?”
“derse girmeyecek misin?”
“bugünlük hayır”
“neden?”
“hiç kafa dinlemek istedim.”
“geleyim mi?”
“hayır, gerek yok”
“Ozan yanında mı yoksa?”
“saçmalama beni öldürse onunla bir yere gitmem”
“tamam, canım akşam bize gel konuşalım biraz”
“tamam,” Büşra telefonu kapadı ve konuştuklarını Görkem’ e anlattı
“madem kafa dinlemek istiyor biz derse geç kalmayalım bari” dedi Görkem ve Büşra’ nın elini tutarak yürümeye başladı.

Arya sahilde banklardan birinde oturuyor ve gözlerinden usulca akan yaşları serbest bırakıyordu. Ozan’ ı düşünmemeye çalışırken Emre hep aklındaydı.
“neden?” diye isyan etti sessizce “ben Emre için bu kadar değersiz miydim ki onları kullanmaya başladı. Ailesinde sorunlar yaşadığını, hatta bir ara ölmeyi istediğini biliyordum ama o aptal şeyleri kullandığını benimle neden paylaşmadın Emre” Emre ile Arya tam bir yıl on ay çıkmışlardı. Emre çok değişik, biraz sinirli ve çok kıskanç bir çocuktu. Ama Arya ona çok değer veriyordu. Aileleri ile de tanışıyorlardı zaten… O yüzden Emre’ ye çok güveniyordu. Fakat annesi ile babası sürekli kavga ediyorlardı. Arya böyle zamanlarda hep Emre’ yi sakinleştirmeye çalışmıştır. İlişkilerinin son dört ayında Emre zayıflamıştı ve gözlerinin altı uykusuz gibi çökmeye başlamıştı. Arya onun kendisine anlatmadığı sorunları olduğunu düşünüyordu. Ama Emre anlatmadığı için sıkmıyordu. Bir gün Emre’ nin öldüğünü duydu. Ailesi ilişkilerini bilmiyordu fakat onları çok yakın arkadaş olarak görüyorlardı. Bu yüzden Arya’ nın sinir krizleri kimseye anlamsız gelmedi. Arya sinir ve astım krizleri yüzünden bir ay boyunca hastanede kaldı. Astım hastası olduğundan doktorlar gözlerinin önünde bulunmasını istediler.

Birden öksürmeye başladığında bir an öleceğini düşündü. Belki de isyan ettiği için bir cezaydı bu… İlacı yanında yoktu. Çanta almamıştı ki zaten o koca beyaz şey cebine koyacak kadar da küçük değildi. Birden karşısında Ozan’ ı görür gibi oldu. Şaşırmadı Ozan her yerde karşısına çıkıyordu.
“Arya” dedi Ozan “iyi misin?” Arya’ nın öksürmekten nefessiz kalmış ve bitkin düşmüş bedenini sarstı “Arya stres yapıyorsun kendine gel…” Arya için gerisi büyük bir boşluktu. Yüzü morarmaya başlayınca Ozan daha çok endişelendi. Yolda giderken onları gören bir adam hemen yetişti ve genç kızı arabasına alarak hızla hastanenin yolunu tuttu.



1.Bölümün Sonu


En son GülnurBurak tarafından Salı Tem. 13 2010, 14:26 tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.semaveburak-hakki.yetkinforum.biz
GülnurBurak
mod
mod
GülnurBurak


Kadın
Mesaj Sayısı : 1805
Yaş : 30
Ruh Hali : Sizin Senaryolarınız Seviml10
Hangi Takımlısın : Sizin Senaryolarınız Scc56v
Durumunuz : Sizin Senaryolarınız Cevrimiciih4vs8nt1
Başarı Puanı :
Sizin Senaryolarınız Left_bar_bleue16 / 10016 / 100Sizin Senaryolarınız Right_bar_bleue

Kayıt tarihi : 16/06/08

Sizin Senaryolarınız Empty
MesajKonu: Geri: Sizin Senaryolarınız   Sizin Senaryolarınız EmptyPaz Şub. 07 2010, 15:35

2.Bölüm

Ozan kollarının arasında öksürüklerle sarsılan kıza baktı. Bunu kaldıramayacaktı… Camı açtı. Arya’ nın cep telefonunu da eline aldı
“ah be güzelim neden ilacını yanına almadın” diye mırıldandı sessizce… “arabayı biraz daha hızlı kullanabilir misiniz lütfen?”

Hastaneye geldiklerinde Arya’ nın ellerinden kayıp gitmesini izledi. Elini alnına koydu. Seviyor muydu onu? Ne yapacağını şaşırdı birden… Ama birilerine haber vermesi gerektiğini biliyordu Arya’ nın telefonunu aldı. Önce Büşra’ yı aradı
“efendim canım” dedi Büşra. Ozan bir süre ne diyeceğine karar veremedi. Sessiz kaldı “orada mısın Arya?”
“şey” dedi Ozan sonunda
“pardon, sen kimsin?”
“ben Ozan, Büşra, Arya kriz geçirdi hastaneye getirdim onu”
“ne, ne zaman oldu bu?”
“okuldan çıktıktan sonra onu takip ettim sahilde de izledim. Kriz geçirdi çok olmadı”
“hemen geliyorum. Hangi hastane?”
“…”
“tamam, hemen geliyoruz” dedi ve kapadı. “Görkem hadi Arya kriz geçirmiş”
“nasıl ya?”
“astım krizi işte ona o kadar diyorum şu ilacı yanında taşı diye”
“tamam, canım sakin ol”
“hadi kalk gidelim Görkem…” dedi Büşra. Görkem ile beraber sınıftan çıktılar. Derse girmeyeceklerdi tabii ki… Görkem arabayı çalıştırırken Büşra anca binebildi. Görkem’ in araba kullanma hızından hastaneye çabuk gelmişlerdi

Arya’ ya ilacını verdiklerinde iyi olmuştu. Odadaydı… Ozan da yanında oturuyordu.
“Ozan” dedi Arya mırıldanır gibi
“efendim, aşkım” Arya o aşkım deyince gözlerini acıyla yumdu.
“Teşekkür ederim beni hastaneye getirdiğin için” dedi sonra sessizce bir kere daha gözlerini acıyla yumdu. “sahi nereden çıktın sen?”
“şey” dedi Ozan kekeleyerek “seni takip ettim ama valla kötü bir niyetim yoktu”
“tamam” dedi Arya “önemli değil… Ama keşke beni getirmeseydin buraya”
“saçmalama… Seni buraya getirdim diye bir şeyler beklemeyeceğim senden”
“Ozan ben kurtulmak istemiyordum ki”
“benim yüzümden mi?” dedi Ozan Arya’ nın elini tutarak…
“hayır, senin yüzünden değil” dedi. Aslında gerçeği haykırmak istiyordu ‘Emre yüzünden… Onun korkaklığı nedeniyle çektiklerim yüzünden… Onu o kadar seviyordum ki, dertlerimi onunla paylaşmayı, gözlerinin içine bakmayı… Bana gitar çalmasını, bizim şarkımızı çalmasını öylesine özledim ki… Ona bunun için o kadar kızıyorum ki onun yanına sırf bunları yüzüne çarpmak için gitmek istiyorum. Aslında öldüğüne de inanmıyorum. Babası itibarı için her şeyi yapardı… Belki de uyuşturucu kullandığını öğrendi ve kimse öğrenmesin diye onu götürdü. Kaçırdı buradan. Onun babasından her şeyi beklerim ben… Öldüğünü bile kaç gün sonra öğrendim. Cenazesine gidemedim. Nereye gömüldüğünü bile bilmiyorum. Ben bunları hak etmedim’ dudakları bunları haykırmak için beyniyle savaşa girmişti sanki… Haykırmak istiyor ama bu patlamaya dayanamayacağını da biliyordu. Aslında bir gün tüm bu olanlara patlayacağını biliyordu. Kaç senedir içinde tuttukları birkaç gündür dilinin ucuna geliyordu. Patlamasına az bir zamanın kaldığını biliyordu… Bu zamana kadar buna dayandıysa ailesini üzmek istemediği içindi. Ozan Arya’ nın eline eğilip yavaşça dudaklarını değdirdi ve aynı yavaşlıkla öptü. Arya elinin çekmek istedi ama Ozan sıkıca tuttu.
“Arya” diye mırıldandı “seni çok seviyorum”
“Ozan lütfen bunu bana yapma. Ben seni sevmiyorum, sevemiyorum.”
“Bunu şimdi tartışmak istemiyorum” Kapı açıldı. Büşra hemen koşarak içeri girdi.
“canım” dedi ve yatağın kenarına oturdu Arya’ nın elini Ozan’ ın avucundan çekip kendi avuçlarının içine aldı.
Arya zoraki gülümsedi.
“yok bir şeyim her zaman ki gibi ufak bir kriz” dedi Arya… “Annemler… Onlara haber verdin mi Ozan?”
“ha-hayır aramadım sadece Büşra’ yı aradım”
“biz haber verdik” dedi Görkem geldiğinden beri ilk defa konuşmuştu… Arya kafasını çevirdiğinde Ozan’ a çok ters baktığını gördü “geçmiş olsun” dedi Görkem, Arya’ ya gülümseyerek bakarken “Ozan sen benimle biraz dışarı gelir misin?”dedi.
“hay hay Görkem Bey” dedi Ozan sonra Arya’ ya baktı “görüşürüz küçük prenses” diyerek dışarı çıktı. Görkem de peşinden gitti.

“evet, Görkem seni dinliyorum” Görkem Ozan’ ın yakasına yapıştı. “ne yapıyorsun be manyak”
“ne yaptın Arya’ ya lanet olası?” Ozan dişlerini göstererek gülümsedi.
“hiçbir şey” dedi Görkem’ in ellerini yakasından çekip tişörtünü düzledi. “Ben sadece onu izliyordum birden fenalaştı bende yanına gittim”
“Ozan… Çok ileri gidiyorsun tamam mı? Biraz eğlen dedik. Ama iyice suyunu çıkardın. Hafiye gibi kızı mı takip ediyorsun?”
“Bende Arya’ nın sevdiği bir arkadaşısın diye susuyorum Görkem, haberin olsun sabrım tükenmek üzere”
“tükense ne olur be” dedi Görkem üstüne yürüyerek “sen Arya’ yı sevmiyorsun kendini buna programladın. Sevmiyorsun anladın mı? O seni kabul etmedi diye sende takıntı oldu.”
“nasıl düşündüğün umurumda değil… Saçma düşüncelerini kendine sakla Görkem, inan seni çekemeyeceğim. Arya’ yı sevdiğimi kimseye ispatlamak gibi bir zorunluluğum da yok zaten”
“hâlâ seviyorum diyor Allah’ ım bana sabır ver ya!”
“sende Büşra’ yı sevmiyorsun”
“ne diyorsun sen be?” dedi Görkem ama tam o sırada Ozan’ ın telefonu çaldı. Telefonu kapatınca
“şimdi bir işim çıktı yarın görüşürüz Görkem Bey” dedi Ozan alayla ve gitti.

Büşra arkadaşının elini avuçlarının arasına aldı ve gülümsedi
“beni çok korkuttun bir tanem”
“bir şeyim yok benim”
“neden kötü oldun… Ozan bir şey mi söyledi yoksa”
“hayır, ben onun sahilde olduğunu bile bilmiyordum”
“neden o zaman?”
“her zaman bir nedeni olmuyor ki… Durup dururken de kriz geliyor”
“Arya”
“efendim”
“seni çok seviyorum ben”
“teşekkürler bende seni çok seviyorum” Kapı açıldı. Annesi gelip Ozan’ ın kalkıp boş bıraktığı sandalyeye oturdu. Büşra yavaşça yatağın yanından kalkarak kapıya yürüdü. Sonra da dışarı çıktı
“kızım iyi misin?” dedi Arya’ nın annesi Gülay
“evet, anne iyiyim ben merak etmeyin”
“nasıl oldu?” dedi babası Orhan
“hiç sabahtan beri içim sıkılıyordu derse girmek istemedim sahile gittim. Denizi izlerken birden bire oldu”
“kızım sana hep diyoruz şu ilacını yanında taşı diye”
“anne sürekli yanımda çanta taşımak istemiyorum. O ilaçta cebime sığamayacak kadar büyük”
“kızım burada senin sağlığın söz konusu” dedi Orhan Bey “en azından bizim için taşı”
“tamam, baba bir daha hep yanımda taşıyacağım”
“tamam” dedi babası “biz az önce doktorla konuştuk kendini hazır hissediyorsan gidebiliriz”
“gidelim” dedi Arya “burası çok sıkıcı”

Büşra dışarı çıktığında sadece Görkem’ i gördü.
“Ozan nerede?”
“defolup gitti” dedi Görkem dişlerinin arasından
“bir şey mi oldu?”
“salak işte… Saçmalayıp duruyor. Arya nasıl?”
“iyi…” dedi Büşra “neyse ki yanında Ozan varmış”
“yanında değilmiş uzaktan Arya’ yı izliyormuş”
“ama iyi ki izlemiş. Yoksa Arya’ yı kim getirecekti buraya”
“haklısın canım” dedi Görkem. Büşra Görkem’ in yanına oturdu
“canım” dedi elini tutarak “sakin ol”
“sinirli değilim”
“ne zaman sinirli, ne zaman sakin olduğunu anlayacak kadar seni tanıyorum.” O sırada kadın bir doktor geldi. Görkem hemen ayağa kalktı
“Arya ne zaman çıkacak?”
“Arya kim?” dedi kadın gözlerinde ışıltılarla Görkem’ in gözlerinin içine bakıyordu.
“şu anda odasına girdiğiniz hasta doktor hanım!” dedi Görkem sinirle… Ama içinden ‘kör müsün biz hangi odanın kapısındayız’ demek geçiyordu.
“hı o mu?” dedi kadın Görkem’ in öfkesine gülümseyerek karşılık vererek “hazır olduğunda çıkarırız. İlacını verdik… Şu anda iyi” deyip içeri girdi. Kadının arkasından Büşra, Görkem’ in koluna vurdu
“ne oluyor?” dedi Görkem
“kadın içine düşüyordu”
“kadın içime düşüyorsa bu kadının suçu Büşra”
“sen insanlara bu kadar etkileyici bakmasan kimse içine düşmez”
“Büşra… Lütfen canım” dedi Görkem, Büşra’ nın elini tutarak içeri girdi. Resmen kadının gözüne el, ele olduklarını sokuyordu.
“Görkem” dedi Büşra yapmacık bir sitemle “rezil oluyoruz” Arya’ yı hastaneden çıkardıklarında Büşra da o gün Aryalarda kalacaktı.
“Anne” dedi Arya “ben odama gidiyorum. Dinlensem iyi olacak”
“dur bekle bende geleyim” dedi Büşra
“tamam kızlar size iyi geceler” dedi Gülay Hanım… Arya ve Büşra odaya çıktılar.

“biliyor musun?” dedi Arya gülümseyerek “benim hiç uykum yok”
“ne tesadüf benim de” dedi Büşra arkadaşını neşelendirmeye çalışarak “Arya aslında ben sana bir şey sormak istiyorum.
“dinliyorum” dedi Arya gittikçe artan bir merakla
“Emre nasıl öldü?” Arya bir anda kanının çekildiğini hissetti. Bunu bugüne kadar kimseye anlatmamıştı. Ailesinden başka kimse bilmiyordu. Anlatıp anlatmamak arasında kaldı
“Büşra” dedi Arya “bunu anlatmak istediğime emin değilim”
“ama merak ederim ben… Bilirsin işte”
“Uyuşturucu kullanıyormuş… Ama ben öldüğüne inanmıyorum” Büşra’ nın gözleri büyüdü
“nasıl inanmıyorsun?”
“aileler ilişkimizi bilmese de ben beş yaşından beri Emre’ nin varlığına alışmıştım. Biz bütün günümüzü birlikte geçirirdik. Aramızda ki sevgiyi, aşkı bilmeseler de, bu çözülmez bağı iyi biliyorlardı. Emreyle bir hafta görüşmedik. Daha doğrusu ona ulaşamadım. Bir haftaya yakın bir zaman geçti ve biz görüşmedik hiç… Sonra babası babamı aradı ve benimle konuşmak istediğini söyledi. Konuşurken Emre’ nin üç gün önce öldüğünü söyledi. Uyuşturucu bağımlısı olduğunu, kendilerinin de bilmediğini benim bilip bilmediğimi sordular. Onu nereye gömdüklerini sorduğumda cevap alamadım telefon kapandı ve arayan numaradan bir daha da onlara ulaşamadım… Bugün oldu hâlâ ulaşamam… Nereye gömüldüğünü, mezarının nerede olduğunu bilmiyorum. Eğer ölseydi babası söylerdi”
“belki gidip üzülmeni istememiştir”
“onun babası öyle biri ki… O sırf üzüleyim diye söylerdi. Zaten beni sevmezdi ki”
“neden?”
“o kendi oğlunu da sevmezdi. Onun kadar kötü biri görmedim ben”
“peki, ölmediyse neden ortada yok”
“babası uyuşturucu kullandığını öğrendiyse sırf itibarı zedelenmesin diye, kimse bilmesin, herkes öğrenmesin diye onu götürmüştür.”
“Ama Emre senden büyüktü öyle değil mi?”
“evet, dört yaş büyüktü”
“babası onu götürse de artık çok büyük biri O, seni bulurdu”
“O çok garip biriydi. Karşıma çıkmaya çekinmiş olabilir doğrusunu söylemek gerekirse bilmiyorum ama inanamıyorum. Ölseydi ben bunu hissederdim. Yokluğu öldürüyor beni zaten… Ona güvendiğim kadar kimseye güvenmedim ki ben… Sanki ondan başkasını tanımamışım gibi… O gidince her şey kayboldu. Bütün zevklerim, kızdıklarım, sevindiklerim, müzik seçimim, kitap okuma anlayışım, konuşma alışkanlığım, sürekli kullandığım kelimeler hepsi değişti” dedi Arya gözünden akan yaşı silerek “ben onun için edebiyatı seviyorum. Edebiyatı çok severdi. Sonra Rock müzik dinlemem sırf o seviyor diye… Ama dinledikçe çok sevmeye başladım, o ayrı… Sonra yazmak istemem. Hep onun zevkleri… O gittikten sonra onun zevkleri benim zevklerim oldu. Öldükten sonra diyemiyorum; çünkü: öldüğüne inanmıyorum. En azından mezarını görene kadar…”
“canım üzme bu kadar kendini… Ben seni çok yaraladığını biliyordum ama bu kadarını tahmin etmiyordum.” Arya bu sırada esnedi “ay canım senin uykun var galiba”
“ya aslında yoktu ama”
“hadi yatalım. Yarın okula gidecek misin?”
“evet” dedi Arya
“tamam, iyi geceler”
“sana da iyi geceler” Aslında Arya’ nın uykusu yoktu. Ama uyumak rüyasında da isimsiz kahramanını görmek istiyordu. Gözlerini yumdu hafifçe uyumak için bütün düşünceleri kafasından atmaya çalıştı. İçinden sadece ‘uyu uyu’ diye kendine mırıldanıyordu. En sonunda uyuyakalmıştı.

Gene aynı yerde baştan aşağı maviye boyanmış odadaydık. Yüzüne bakabilmek için başımı yukarıya kaldırıyordum. Yüzünü hiçbir zaman tam hatlarıyla görmedim. Yanıma gelip yüzümü avuçlarının içine aldı.
“benim güzelim bugün hastalandı”
“biraz” dedim hafif çekinerek. Yüzüm kızarmış olmalı ki
“hâlâ benden utanıyorsun” başımı daha çok yere eğdim. Çenemi tutup hafifçe kaldırdı. Alnıma dudaklarını bastırdı. Sıcaklığını, kokusunu duyabiliyordum. Sıcaklığı neyse de kokusunu ilk defa hissettim. Sanki her geçen gün ona biraz daha yaklaşıyorum. Ben ellerimi yavaşça boynuna dolarken oda belimi sardı ve çenesini biraz eğilerek saçlarıma dayadı.. Yine ona uzanamıyordum ellerim boynuna zar zor ulaşırken insanüstü bir güç sarf ediyordum. Parmaklarımın ucunda yükselmeye başlıyordum yavaşça…
“sana bir kolaylık yapmamı ister misin?” dedi saçlarımın arasına…
“evet” dedim ve ne yapacağını beklemeye başladım. Belimi sıkıca sarıp sanki kollarında bir kuş varmış gibi beni yukarı kaldırdı. Bu kadar uzun olması imkânsızlığından kaynaklanıyor sanırım… O bana imkânsız ve bende bu yüzden ona ulaşamıyorum.
“böylesi ikimiz için de daya iyi Arya” dedi. Burnumu boynuna değdirdim. Bu koku hayatım boyunca duymadığım kadar güzeldi
“çok güzel kokuyorsun” dedim burnum hâlâ boynunda gezinirken
“sende öyle… Çilek kokuyorsun… Açıkcası çok çekici bir koku” gülümsedim
“parfümüm çilekli de ondan” dedim bilmiş bir tavırla… Güldüğünü hissedebiliyordum.
“Arya seni çok seviyorum” bunu demesinden ölüm gibi korkuyordum. Ben peki ya ben onu seviyor muyum? Bu sevgiyi taşıyabilecek kadar yer var mı yüreğimde? Rüyalarda da olsa beni terk eder mi? Beni bırakıp gider mi? “seni çok seviyorum” dedi tekrar
“teşekkür ederim” diye mırıldandım
“sen bir şey söylemeyecek misin?”

2.Bölümün Sonu


En son GülnurBurak tarafından Salı Tem. 13 2010, 14:28 tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.semaveburak-hakki.yetkinforum.biz
GülnurBurak
mod
mod
GülnurBurak


Kadın
Mesaj Sayısı : 1805
Yaş : 30
Ruh Hali : Sizin Senaryolarınız Seviml10
Hangi Takımlısın : Sizin Senaryolarınız Scc56v
Durumunuz : Sizin Senaryolarınız Cevrimiciih4vs8nt1
Başarı Puanı :
Sizin Senaryolarınız Left_bar_bleue16 / 10016 / 100Sizin Senaryolarınız Right_bar_bleue

Kayıt tarihi : 16/06/08

Sizin Senaryolarınız Empty
MesajKonu: Geri: Sizin Senaryolarınız   Sizin Senaryolarınız EmptyPerş. Şub. 25 2010, 13:54

3.Bölüm




“Ben” dedim. “biliyorsun Emre’ den sonra…”
“Ee yeter artık” dedi ve beni birden bıraktı “Emre deme bir daha bana… O eğer ölmemiş olsaydı ellerimle gebertecektim. Seni çok üzmüş ve sen hâlâ onu seviyorsun hâlâ onu sayıklıyorsun bu benim canımı yakıyor” Ben rüya mı görüyorum?
“Hayır” deyip ellerimi dudaklarına bastırdım “ben artık onu sevmiyorum” dedim “sadece Emre’ den sonra sana bağlanmaktan da korkuyorum. Bir gün bırakıp gidersen…”
“Hayır” deyip ellerimi tuttu ve beni odanın kenarında duran lacivert koltuğa oturttu. Odanın her yeri mavi ve mavi tonlarıydı zaten. “ben seni asla bırakmayacağım sevgilim lütfen bana güvenmekten korktuğunu söyleme… Onun yaptıklarının bedelini sevgimize ödetme”
“Bu sevgi gerçek mi? Sen gerçek misin? Bunları bile bilmiyorum ki”
“Bende sevgimde gerçek” dedi
“Kafamı karıştırıyorsun sen gerçek misin?”
“Evet” kafam cidden allak bullak olmuştu. Bunları birine söylesem kendime iyi bir doktor bulmam gerektiğini söylerdi bana
“Kafamı çok karıştırıyorsun”
“Sen söylesene bana beni seviyor musun, sevmiyor musun?” gözlerimi yumdum. Kaçmak hemen uyanmak ve zor durumdan kurtulmak istiyordum. Seviyor muyum ben onu?
“Bilmiyorum” dedim en sonunda
“Tamam, sen bilene kadar ben ortalardan kaybolsam iyi olacak”
“Dur! Gitme lütfen” elini tuttum.
“Gitmek zorundayım”
“Lütfen gitme”
“Arya senin kafan karışık sonra görüşürüz” deyip alnıma dudaklarını bastırdı tekrar… Allah’ ım ben delirdim galiba… Ellerini bırakmıyordum. Ama o nasıl yaptığını anlayamadan ellerimi kendi avuçlarının içerisine aldı ve sonra yavaşça bıraktı. Sıcaklığı ve kokusu yavaş, yavaş benden uzaklaşırken anlamsız bir soğukluk bedenimi ele geçirdi. Yine o mavi kapıyı açıp gitti. Kapının yanına gittim ama kapı her zaman ki gibi yok oldu ve ben kapısız bir odada kalakaldım. Ne kadar aptal rüya görüyordum… Allah’ ım bu şekilde rüya gören başka bir geri zekâlı var mı acaba?



“Gitme!” diye bağırarak uyandı Arya… Sabah olduğunu görünce gözlerinden akan yaşlara engelde olmadı. Büşra hemen yanına geldi
“Arya ne oluyorsun?”
“Rüya’ m” dedi sadece
“Arya…” dedi Büşra ve sarıldı.
“Gitti ve ben yine uyandım… Büşra ben delirdim mi?”
“Hayır, saçmalama. Hem belki gitmemiştir. Saat henüz beş uyu belki tekrar gelir” Büşra arkadaşını çocuk gibi avuttuğuna inanamıyordu. Dudaklarını ısırdı yavaşça… Onu kandırıyordu
“Gelir mi?” Büşra arkadaşının umutsuz haline baktı
“Gelir” dedi. Arya uyuyana kadar da başında bekledi. Düzenli nefes alış-verişlerinden anladığı kadarıyla uyumuştu. Ellerini gökyüzüne açtı “Allah’ ım bu kızın aklıyla mı oynamak istiyorsun? Yalvarırım ona bir yol göster yoksa delirecek” deyip elini yüzüne sürdü ve arkadaşının yanağına hafifçe dudaklarını değdirip saçlarını okşadı. Sonra da yatağına girip uyudu. Arya uyandığında İsimsiz Kahramanı’ nı tekrar görememenin üzüntüsüyle yataktan kalktı. Büşra uyuyordu. Banyoya girip bir duş aldı. İsimsiz Kahraman onu ilk defa böyle çaresiz bırakmıştı. Hem yarın gece görüşürüz değil de sonra görüşürüz demişti. Ilık su bedeninden akarken gözyaşları da suya eşlik ediyordu. Yarın gece gelmeyecek miydi şimdi? Rüyalarına geldiğinden beri ilk defa ‘yarın gece görüşürüz’ dememişti. “Allah’ ım ben deliriyor muyum? Bu ilişki normal değil. Benim hislerim normal değil!” Banyodan çıkınca neredeyse beline uzanan saçlarını sertçe taramaya başladı. Sonra da aynadaki aksini inceledi bir süre… Bütün yorgunluğuna, moral bozukluğuna rağmen hâlâ çok sevimli görünüyordu. Odasına gidip dolabını açtı ve bir kot pantolonla, askılı bir tunik giydi. Saçlarını nasıl yapması gerektiğine ise karar veremiyordu. Ayna da birçok şekil denedi bir sürü tokayı takıp çıkardı. Büşra da uyanmıştı
“Günaydın” dedi gülümseyerek
“Günaydın canım” dedi Arya de gülümsemeye çalışarak
“çok erken değil mi neden bu kadar erken uyandın?”
“aslında çok erken uyanmadım.” Dedi Arya… Ama söylediği yalanla yanakları kızardı. “sence saçımı nasıl yapsam” diye ekledi alt dudağını hafifçe ısırarak.
“bak ben ne yapacağım” dedi Büşra ve Arya’ nın sandalyesinin arkasına geçti.
“ne yapacaksın”
“saçlarını balıksırtı örmemi ister misin?”
“biliyor musun?” dedi Arya gülümseyerek
“ne sandın kızım” dedi Büşra gülerek ve Arya’ nın saçlarını ikiye ayırıp örmeye başladı. “saçlarında kat var mı?”
“bir tane”
“tamam, biraz tel toka verir misin?”



Görkem sabah uyanınca kafasını kaşıdı sıkıntıyla sonra da duş alıp bir tişörtle bir pantolon giydi. Telefonunu eline aldı. Büşra’ dan gelen ne bir mesaj ne de bir çağrı… ‘Demek ki Arya iyi durumda’ diye geçirdi içinden. Ama içten içe Büşra’ nın bir mesaj bile atmaması sinirini bozmuştu. Her sabah Görkem’ den önce uyanır ve ‘günaydın’ diye mesaj çekerdi. Ama bu sabah yoktu nasıl olduğunu anlamadan eli arama tuşuna gitti ve birden Büşra’ yı aradığını fark etti. Telefon uzun bir çalıştan sonra açıldı
“Efendim canım” dedi Büşra gülümseyen bir sesle
“Günaydın demek için aramıştım”
"Kusura bakma aşkım Arya’ nın saçlarını örüyorum sana mesaj atamadım. Nasılsın bu sabah?”
“İyiyim sen?” dedi Görkem de gülümseyerek
“Bende iyiyim”
“Tamam, canım ben sizi almaya geleceğim. Senden mesaj gelmeyince merak ettim de aradım”
“Tamam, Görkem bekliyorum” deyip kapadı telefonu Büşra
“Evet, Arya nerede kalmıştık
“En son saçlarımı örüyordun” dedi gülerek Arya
“Devam edelim o zaman” dedi Büşra da gülerek. İşi bittiğinde Arya’ yı kendine çevirdi “Mükemmel gözüküyorsun tatlım”
“Sayende teşekkür ederim” dedi Arya
“Görkem çağrı attığına göre geldi… Hadi çıkalım” dedi Büşra ve dışarı çıktılar. Görkem Arya’ yı görünce şaşırdı
“Sen okula gidecek misin?”
“Evet” dedi Arya “dinlenmem gerekmiyor…”
“Hadi o zaman atlayın gidelim” dedi Görkem. Arabaya bindiler “dün sizi çok merak ettim hiçte aramıyorsunuz”
“Konuşmaya dalmışızdır” dedi Büşra
“İnsan en azından bir mesaj atardı”
“Tamam, Görkem bir dahakine atarız” dedi Arya
“Atsanız iyi olur”
“Ne bu sinir sabah sabah” dedi Arya.
“Ben ve sinir? Komik olma Arya”
“Ama şimdi hakkını yemeyelim Görkem çok sakin bir çocuktur Arya” dedi Büşra gülerek
“Gülün siz gülün” dedi Görkem. Okula geldiklerinde gene üçü yan yana okula girdiler.
“Ozan bu sabah ortalarda yok” dedi Görkem
“Hayret” dedi Büşra
“Aman bırakın şunu” dedi Arya “burada olmaması, olmasından daha hayırlı değil mi?” sonra içinde oluşmaya başlayan vicdan azabıyla sustu. Ozan’ a minnet borçluyken söyledikleri ne kadar iğrençti? Bir an daha ne kadar düşebileceğini de düşündü. “ne nankörüm değil mi?”
“ne alakası var?” dedi Büşra
“O beni hastaneye götürdü ama ben ne diyorum”
“Hastaneye götürdüğü için teşekkür etmedin mi?” dedi Görkem “bu ona yeter de artar bile. O kadar yüzsüz ki”
“Öyle veya böyle… Arkasından bu şekilde konuşmam yanlış. İsteseydi beni orada bırakabilirdi”
“Of şiştim” dedi Görkem “kızım bak etrafına senin gibi biri var mı? Görebiliyor musun? Göremezsin… Çünkü: senin beynin herkesten farklı çalışıyor. Bu insanların hiçbiri değil teşekkür etmeni, seninle aynı ortamda bulunmayı bile hak etmiyor. Bunu o kötülükleri algılamayı ret etmiş beynine soksan iyi olur”
“Üzgünüm ama bu konuda Görkem’ e harfiyen katılıyorum” dedi Büşra
“ya neden öyle diyorsunuz? Neden sürekli her insanın kötü olduğunu düşünüyorsunuz… Mesela Merve o da mı kötü?”
“en son arkandan ‘bulmuş ta bunuyor’ demişti” dedi Büşra
“ne var bunda? Kendi düşünce yapılarına göre haklılar. Ozan yakışıklı ve bu okulda ki kızların ya da şöyle diyeyim Ozan’ ı tanıyan kızların hangisi onunla olmak istemiyor?”
“sen” dedi Görkem
“bir tek ben… Tabii birde Büşra” dedi Arya “bu durumda benim hâlim bulup ta bunamak olmuyor mu?”
“of tamam Arya… Sen böyle devam et cicim” dedi Büşra “bir gün anlayacaksın herkese güvenmemen gerektiğini”
“şişirdiniz ama” dedi Arya
“ya bu arada biz kahvaltı yapmadık” dedi Büşra
“ben acıkmadım” dedi Arya
“gene sabahları kahvaltı yapmıyorsun… Yine bayılacaksın” dedi Görkem
“o dediğin bir kere olur canım” dedi Arya “ben normalde öğlene kadar bir şey yemiyorum”
“tamam kızma Arya sustum” dedi Görkem
“hemen de şakaya vur…” dedi Arya
“of be sabah sabah” dedi Büşra “kapayın iki dakika çenenizi”
“sana cevap vermek isterdim ama emir büyük yerden Alya”
“bana Alya demeyi kes Gökrem benim adım Arya” dedi Görkem’ in ismini bilerek yanlış söyleyerek
“al yine başladık” dedi Büşra
“tamam ya ben kantine gidip kahve alacağım isteyen var mı?”
“yok canı sen git ve aç midene kafein doldur”
“emriniz olur Büşra Hanım” dedi Arya gülerek ve gitti. Kantinden bir kahve aldı ve boş bir masaya oturdu. Onları yalnız bırakmak istiyordu



“bu kızın inatçılığını bayılıyorum” dedi Görkem
“bende” dedi Büşra “ama biraz fazla inatçı”
“kime benziyor acaba?”
“kime?”
“sana benziyor olabilir”
"Görkem… Çeneni kapar mısın? Benim ne inatçılığımı gördün”
“şaka yaptım”
“sen bu aralar çok şakacı oldun” deyip çimenlerin üzerine oturdu ve ağaca yaslandı Büşra… Görkem de yanına oturup ağaca yaslanarak elini tuttu.
“sen benim şakacılığımı bırak ta”
“evet”
“dünden beri ne bir mesaj ne bir çağrı ne oluyor?” dedi Görkem gözlerini Büşra’ nın gözlerinin içine dikerek
“ya ben” dedi Büşra gözlerini kaçırarak… Onun bu şekilde bakması içini eritiyordu “Arya ile ilgileniyordum” dedi ve başını yere eğip kızardı “ama sende bir şey yazmadın” dedi.
“alışmışım sevgilimden saat başı gelen mesajlara”
“şikâyetçi misin?” dedi Büşra gözlerini kaldırmaya çekinerek
“hayır, tam tersine saat başı değil dakika başı mesaj gelse cevaplamaya çekinmem” dedi ve Büşra’ nın çenesini tutup kaldırdı “neden kızardığını sormamda bir sakınca yok diye umuyorum”
“Gözlerimin içine bakmayı keser misin?” Görkem gülümsedi
“ben ne zaman seni doya doya izleyeceğim… Hep böyle kızaracak mısın?”
“Görkem”
“Sevgilim, sevdiğim” Büşra kızaran yanaklarını gizlemek için başını Görkem’ in göğsüne yasladı. Ona ne zaman bu kadar güvendiğini hatırlamıyordu. Görkem etrafındaki kızlarla mutlu görünürken Büşra’ ya çıkma teklif etmişti. Ama Büşra güvenmediği için kabul etmek istemediği hâlde, güvenmek istediği için kabul etti. Görkem ilk başlarda biraz umursamaz olsa da Büşra’ yı çabuk benimsedi ve çok sevdi.



Arya kahvesini yudumlarken düşünüyordu. Böyle onları yalnız bıraktığında kendini isimsiz kahramanı ile yalnız kalıyormuş gibi hissediyordu. O bu gece gelecek mi diye düşünmeden de edemiyordu. ‘ya gelmezse’ dedi içinden ‘ya oda bırakırsa beni’… Tam bu sırada yanından bir sandalye çekildi. Kafasını çevirdiğinde Ozan’ ı gördü… Hiçbir zaman kendiyle baş başa kalamıyordu ki
“sen neden geldin okula?”
“bu bana sürekli olan bir şey… İlacı içince de geçiyor Ozan… Evde istirahat etmeme gerek yok ki”
“bence bugün dinlenmeliydin”
“kendimi iyi hissediyorum. Ayrıca okula gelmeyince canım sıkılıyor” dedi Arya gülümseyerek… Ozan da onun bu yumuşak tavrına gülümsedi
“iyiysen sorun yok… Ben gelmezsin diye kapıda karşılamadım seni”
“kapıda karşılamana gerek yok”
“bence var”
“Ozan teşekkür ederim” dedi Arya “her şey için” Ozan gözlerini devirdi
“sana yardım ettiğim için mi bana iyi davranıyorsun” Arya başını eğdi sonra Ozan’ a baktı
“Ozan ben seni sevmeyi çok isterdim ama olmuyor. Gerçekten çok isterdim sevgini paylaşabilmeyi, aynı sevgiyi sana da verebilmeyi ama beceremiyorum. Sevemiyorum.” Dedi Arya “anlayabiliyor musun?”
“anlıyorum” dedi Ozan “anlıyorum fakat anlamak istemiyorum”
“yapma Ozan… Arkadaş kalabiliriz” Ozan hırstan kızaran gözleriyle onu süzdü
“seninle arkadaş olamam ben!”
“niye bana o kadar bile değer vermiyor musun?
“hayır, çok fazla değer veriyorum ve ben seninle arkadaş olmaya dayanamam anladın mı? Sen benim olacaksın geç de olsa, senelerde geçse benim olacaksın”
“Ozan korkutuyorsun beni”
“kork zaten!”
“ben gidiyorum” dedi ve kolunu tutmasına izin vermeden dışarı çıkıp tenha bir yere yürüdü. Duvara yaslanıp gökyüzüne baktı.
“ne yaptığını zannediyorsun sen?” dedi Ozan yanına gelip
“ne yapıyorum”
“neden muhabbetin ortasında geldin buraya”
“Ozan ben seni sadece arkadaş olarak sevebilirim”
“bana bak” diyerek kolunu tuttu Ozan “seni seviyorum” dedi yüzlerini yaklaştırarak “ve benim istediğim hiçbir kız bana hayır diyemez anladın mı?”
“ne olur bırak” dedi Arya gözlerindeki yaşlarla “gitmek istiyorum hem kolum acıyor” Ozan eğilip Arya’ nın dudaklarını öptü. Arya onu bütün gücüyle itip yüzüne şiddetli bir tokat attı
“bir daha sakın! Sakın bana dokunma”
“Arya!” dedi Ozan “sen bana emir veremezsin istediğim zaman dokunabilirim”
“ya yeter! İstemiyorum atık, çekemiyorum da. Sevgin ve bu bitmek bilmeyen hırsın beni öldürüyor. Ölmek istiyorum tamam mı?”
“ölmene izin vermem”
“Ozan yalvarırım bırak peşimi”
“olmaz seninle işim bitmedi ki daha”
“ne işinden bahsediyorsun?”
“görürsün ne işi olduğunu… Az kaldı” dedi pis pis sırıtarak
“ya aptal mısın? Bırak beni”
“yanlış sözcükler” dedi Ozan kafasını iki yana sallayarak “doğrusunu söyleyene kadar bırakmam”
“derse geç kalacağım”
“bana ne? Buraya sen kendin geldin. Kantinde hiçbir şey yapamazdım.”
“Ozan sana güvenmek istiyorum. Ama gerçekten güvenmek ve bazen de teklifini kabul etmeyi düşünüyorum. Denemekten ne kaybederim diye… Ama beni korkutuyorsun. Seninle yalnız kalmaktan korkuyorum. Sana bakarken korkuyorum. Bu şekilde korkarak seninle bir ilişkiye başlayamam. Beni zorlamaya devam ettikçe senden soğuyorum.”
“bu beni ilgilendirmez. Sonuç olarak benim olacaksın küçük hanım. Başka şansın yok. Aklında, kalbinde başkası varsa unutsan iyi olur. Unutmazsan da sadece aklında ve kalbinde kalır. Sana benden başka kimse yaklaşamaz anladın mı? Öldürürüm”
“bizi onunla birlikte görürsen öldürürsün” dedi Arya tek kaşını kaldırarak
“anlamadım”
“beni sevdiğim çocukla yan yana görmen mümkün değil”
“Arya bu söylediklerin hiçbir işe yaramıyor. Öyle biri olmadığını biliyorum”
“inanmamakta serbestsin” diyerek bir anlık boşluğundan yararlanıp koşarak uzaklaştı.

3.Bölümün Sonu


En son GülnurBurak tarafından Salı Tem. 13 2010, 14:38 tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.semaveburak-hakki.yetkinforum.biz
GülnurBurak
mod
mod
GülnurBurak


Kadın
Mesaj Sayısı : 1805
Yaş : 30
Ruh Hali : Sizin Senaryolarınız Seviml10
Hangi Takımlısın : Sizin Senaryolarınız Scc56v
Durumunuz : Sizin Senaryolarınız Cevrimiciih4vs8nt1
Başarı Puanı :
Sizin Senaryolarınız Left_bar_bleue16 / 10016 / 100Sizin Senaryolarınız Right_bar_bleue

Kayıt tarihi : 16/06/08

Sizin Senaryolarınız Empty
MesajKonu: Geri: Sizin Senaryolarınız   Sizin Senaryolarınız EmptySalı Tem. 13 2010, 14:34

Of ne kadar çok hata var. Üzgünüm Sizin Senaryolarınız 748966

4.Bölüm





Çile kokladım karanfil niyetine

Sabrı okşadım zorladım sen diye
Baktım dünyaya senin gözünle
Hep savaş hep yıkım ateşler içinde

Mavi mavi
gözlerinde hep sitem mi var
Yoksa insan sevdiğine böyle mi bakar

Mavi mavi
gözlerinde top tüfek mi var
Böyle haksız bir savaştan kim galip çıkar

Bir demet beyaz karanfil ne işe yarar

Mavi mavi
gözlerinde hep sitem mi var
Yoksa insan sevdiğine böyle mi bakar

Mavi mavi
gözlerinde top tüfek mi var
Böyle haksız bir savaştan kim galip çıkar





Genç adam kayaların üzerinde denize bakarak mırıldandığı şarkıyı sonlandırdı. Gözlerine gelen yaşları dışarı akıtmamak için gözlerini yavaşça sildi
“Sevgi” diye mırıldandı sessizce… Sevgi’ den sonra hiçbir kadın ona samimi gelmemişti. Asi sevgilisini özlüyordu.



**


“Sevgi” demişti genç adam “ben bu kadar kıskanç bir adam olduğumu senden önce bilmiyordum ama o arkadaşların hiç hoşuma gitmedi haberin olsun ”
“şimdi de bilme” demişti Sevgi ‘mavi’ gözlerini kısarak. “Ben bu kadar sıkılmaya gelemem tamam mı? Senin için kaldım İstanbul’ da… Beni buna pişman etme Allah aşkına!”
“Sevgi bunları sürekli başıma mı kakacaksın?”
“Gerektiğinde” dedi Sevgi siyah, deri eldivenlerini çıkarıp masanın üstüne koyarak
“bende senin için bütün hayatımı değiştirdim” dedi Aras
“bak ben özgürüm tamam mı? On altı yaşından beri özgürüm ve sen benim bu özgürlüğümü kısıtlayamazsın”
“Senden sadece bana ait olmanı istemek çok büyük bir şey mi Sevgi?”
“evet, çok büyük” dedi Sevgi dudaklarını ıslatarak… Aras içinde kopan fırtınalara aldırmadan sevgilisinin dudaklarına yaklaştı. Kendisini ancak bunun sakinleştireceğini biliyordu. Dudaklarını birleştirmeden önce
“sevgilim” diye fısıldadı…

Gerçek ismi Sesilia (Sesilya) olan sevgilisi İngiliz idi ve on altı yaşından beri Türkiye’ de yaşıyordu. Türkiye’ nin bütün illerini dolaşmış sayılırdı. Türkiye’ de kullandığı isim Sevgi idi. En son İstanbul’ a geldiğinde sahilde bira içen Aras ile tanışmıştı. Sonra birbirlerini sevmişlerdi ve Aras hayat tarzını asi sevgilisi için değiştirmişti. Sevgi ise ona ayak uydurabilmek için yerleşik hayata geçmişti. Sadece bir oda, bir tuvalet, bir banyo ve bir mutfaktan oluşan bir ev tutmuşlardı. Ev Beyoğlu’ nun dar sokaklarında idi ve güneş girmiyordu pek… Ama birbirlerine uyum sağlayamıyorlardı. Hayat tarzları farklıydı. Buna rağmen aşklarını yaşamayı da ihmal etmiyorlardı. Aras, Sevgi’ yi kaybetmekten ölüm gibi korkuyordu. Dudakları onu sıkıca kavrarken ellerinin boş bulunup onun kayıp gitmesine izin vermesinden korkuyordu. Korktuğu da bir gün olmuştu zaten… Sevgi bir gece eve gelmemişti ertesi gün ise

“Yapamıyorum” demişti Sevgi “ben böyle hayata gelemiyorum Aras”
“bunu bana yapma Sevgi”
“üzgünüm… Eğer şimdi yapmazsam daha sonra daha çok acı çekeceksin bende öyle… Bu hayat bana göre değil. Ben gezmeye alıştım. Dünyayı dolaşmak istiyorum ve sen buna engel oluyorsun.”
“Sevgi…” Sevgi Aras’ a yaklaşarak dudaklarına son kez tutkulu bir öpücük bıraktı. Sonra da siyah saçlarını savurarak gitti. Aras ondan sonra resmen yıkıldı. Değişik yerlerde takılırken iki tane de ilginç arkadaş edindi. Birincisi Arda idi. Arda çok sempatik biriydi ve kızların ilgisini çekmeyi hemen başarabiliyordu. Çok mutlu ve hayata bağlı biriydi. Sonra birde Ege vardı. Ege kadınların masumiyetine inanmadığı için onlara hep kötü davranırdı. Tek gecelik ilişkilerin adamıydı. Müzik âşığı olduğu gibi arkadaşlarını da kendisine benzetti. Aras ve Arda da birer müzik aleti çalıyorlardı. Çalmaktan çok hoşlanmasalar da bazı geceler Ege’ nin çaldığı bir barda çalışıyorlardı. Aras’ ın sesi güzeldi ve bu yüzden Aras hep şarkı söyleyen olmuştur.



**

Aras, İrem isimli bir kızla motor yarışı yapıyordu. Eğer Aras kazanırsa kız Aras’ a hayatında alıp alabileceği en güzel öpücüğü verecekti. Eğer kız kazanırsa Aras kıza bir bira ısmarlayacaktı. Yarışın sonunda Aras kazanınca kız Aras’ a arzuyla yaklaştı ve dudaklarını tutkuyla öptü. Ellerini Aras’ ın kumral saçlarında gezdirdi. Sonunda Aras kızı ittirip alayla gülümsedi;

“yapabildiğin en iyisi miydi bu şimdi?”
“sana yeterli gelmedi galiba”
“maalesef” kız Aras’ ın dudaklarına yaklaşarak;
“devamını benim evimde getirebiliriz yakışıklı” dedi
“gerek yok” dedi Aras alayla gülümserken “bu geceyi senden daha becerikliler ile geçirebilirim” İrem sinirle ela gözlerini kıstı. Eli tokat atmak için havaya kalktığında Aras onu engelledi. “ne var?” dedi “gururun mu incindi? Bana bu şekilde sırnaşırken incinmeyen gururun buna nasıl inciniyor İrem?” dedi ve motoruna bindi
“sen iğrenç birisin Aras” dedi İrem
“bunu ilk söyleyen değilsin İrem” deyip oradan uzaklaştı. Aras kendine göre haklıydı. Kadınlar ona yaklaşıp en adi şekilde sırnaşıyorlardı ama Aras onları ezince iğrenç oluyordu. Bara geldiğinde arkadaşları çoktan sahneyi almışlardı.

Aras… Gündüzleri babasından kalan şirketi yönetiyordu. Ağabeyi hapse girip çıkmış bir sabıkalıydı ve babası ağabeyine sadece küçük bir şirket vermişti belki bir işe yarar diye. Zaten ağabeyi on sekiz yaşına girdikten sonra ailesi ile olan ilişkilerini kesmişti. Aras ile arada sırada görüşüyorlardı. Aras onun yanına gidiyordu. Arda ile Ege üniversitede inşaat mühendisliği okurken tanışmışlardı. Arada sırada kavga etseler de iyi anlaşırlardı. Okul bitince ailelerin de yardımıyla küçük bir şirket kurmuşlardı. Ama zamanla bu şirket büyüdü ve kullanım alanı genişledi. Arda ailesiyle pek görüşmese de ailesini çok sever. Annesi ona sürekli yemek yapıp eve gönderir. Ege İzmir’ li olduğundan dolayı ailesi ile çok sık görüşemiyor. Aras ise babasıyla neredeyse her gün görüşüyor… Annesi ise yıllar önce ölmüş. Ege ile Arda aynı evde kalsa da Aras onlardan ayrı tek başına iki katlı bir evde kalıyor. Evin dışının gösterişine rağmen içi oldukça sade eşyalarla döşeli…



“Önüm, arkam, sağım, solum her yer
Mavi mavi, mavi mavi, mavi mavi
Mavi mavi
Bu güzel eylül akşamüstü her yer masmavi”
Aras şarkıyı söylerken kendisine hayranlıkla bakan bir kıza dikkat etti. Gözlerini alamadı ondan bir süreliğine… Sonra etrafına göz gezdirdi herkes hayranlık la bakıyordu ama o kız gibi değil. Kıza tekrar baktı. Farklı bir bakış vardı bu gözlerde… Yavaş yavaş çekildiğini hissetti. Kızın garip bir çekimi vardı. Çaldıktan sonra kızın yanına gitmeyi planlıyordu. Tanışmak istiyordu. Bir dakikadan fazla bir süredir birbirlerine bakıyorlardı. Sonra bir çocuk kıza içecek bir şey uzattı. Kızda ona bakıp gülümsedi ve kulağına eğilip bir şeyler söyledi. Büyük ihtimalle teşekkür etmişti… Aras kızın sahipli olduğunu düşünürken o çocuğun başka bir kızın beline kolunu dolayıp yanağını öptüğünü gördü. Kızın kızarmasından anladığı kadarıyla onlar sevgili az önce bakıştığı kızda arkadaşları falandı. Başka bir şarkıya geçince kız başını eğdi. Şarkı mıydı kızın bu derece hayranlıkla bakmasını sağlayan? Teoman’ ın mavi mavi şarkısıydı. Çok büyük bir hayranlık uyandıracak bir şarkı değildi. Mavi… Yine aklına Sevgi gelmişti. O kızdan nefret etti bir süreliğine… Sevgi’ yi bir tek şarkı söylerken unutuyordu bu huzurunu da kız bozmuştu. Sevgi’ yi hâlâ sevdiğini söyleyemezdi ama nedense hâlâ içinde ona karşı bir zaaf hissediyordu. Kalbi olmasa da bedeni onu özlüyordu. Tekrar kıza baktı. Kız başka şeylerle ilgileniyor gibiydi ama mutlu değildi. Aras yüzlerce insanla tanışmıştı ve artık insanların davranışlarını çözümleyebiliyordu. Kız arkadaşlarına mutlu görünmeye çabalıyordu. Sonra aklına neden o kıza dikkat ettiği geldi? Gereksiz bir biçimde yine dikkat çekmeyen şeylerin üzerine yoğunlaşıyordu. Kızın kendine has bir sadeliği vardı. Kafasını başka yönlere çevirdi.

Görkem o sabahtan beri dışarı çıkalım bu gece diyip duruyordu. Arya aileme sormam gerekiyor dedi ama Büşra’ nın ailesi Eskişehir’ de olduğu için sorun olmamıştı. Arya’ nın ailesi de izin verince buraya gelmişlerdi. Arya mutlu görünmeye çalışsa da hiç mutlu değildi. Birincisi Ozan yüzündendi başına daha nelerin gelebileceğini düşünüyordu… İkincisi ise maviler prensi olan isimsiz kahramanıydı. Bir yanı gece tekrar gelecek diye düşünse de diğer yanı gelmeyecek diyordu. Ama gelecek düşüncesi diğerini bastırıyordu. Tam bu sırada bu aralar çok dinlediği bir şarkıyı mükemmel bir sesten duydu. Kafasını kaldırıp baktığında yüzünü ilk baktığında tam seçemediği bir çocuğu gördü… Kalkıp ona sarılmak ‘teşekkür ederim’ diye haykırmak istiyordu. Çocukta kendisine baktığını anlamış olmalı ki Arya’ ya bakıyordu. İlginç olan ise herkes çocuğa bakıyordu ama o sadece Arya’ ya bakıyordu. Arya bundan rahatsız olsa da bakışlarını çekmedi; çünkü: bu çocuğa nedensiz yere minnet duyuyordu. Ona İsimsiz Kahramanı’ nı hatırlatacak her şeye minnet duyuyordu. Şarkı bitene kadar şarkı söyleyen çocukla bakıştılar. Sonra Arya başka şeylerle ilgilenmeye başladı ama çocuğun bakışlarını hissedebiliyordu. Bundan çok rahatsız olduğu için önüne döndü. Çocuğun sesi bir süre sonra kesildi. Ara vermiş olmalıydılar. Arya içinde kendiyle savaşıyordu. Çocuk belki de bakışları yanlış anlamıştı.


Aras sahneden iner inmez kızın yanına oturdu ama kız ona bakmamıştı bile. Ne söyleyeceğini düşündü… Diğer kızlara ne derdi ki. ‘Merhaba’… Soğuk bir tavırda olsa bunu denemeye karar verdi;
“merhaba” Arya buna cevap vermeyi bırak kendisine söylendiğini bile fark etmemişti. O bardağıyla ilgileniyordu… Çok meşgulmüş gibiydi. Aras sinirlenip kafasını öteki yöne çevirdi ama onları duyabiliyordu
“Arya, Büşra’ nın yüzünde sivilce yok mu?” dedi Görkem, Büşra görmeden Arya’ ya göz kırparken
“ov Büşra devasa bir şey bu” “gerçekten mi?” dedi Büşra dudağını büzerek “hadi eve gidelim” dedi ve çantasını aldı
“dur” dedi Görkem gülerek “şaka yaptık”
“çok kötüsünüz” diyterek dudaklarını büzdü Büşra… “konuşmuyorum sizinle”
“ya bir tanem” dedi Arya “sadece ufacık bir şakaydı”
“ya ben sıkıldım” dedi Büşra “gerçekten gitmek istiyorum… Demin ki grupta indi sahneden zaten”
“sana ne demin ki gruptan?” dedi Görkem sinirle… Sahnede ki çocukların çok yakışıklı olduğunu biliyordu ve Büşra’ nın o grupla ilgilenmesi sinirini bozmuştu
“çocuğun sesi güzeldi… Bu kızın ki rahatsız ediyor”
“hım gidelim o zaman” diyerek Büşra’ nın elini tuttu ve bakışlarını Arya’ ya çevirerek
“tamam”
“o Arya senin burada ne işin var?” dedi Ozan gülümseyerek “hoş geldin”
“Allah’ ım beni mi sınıyorsun?” dedi Görkem
“hadi birlikte takılalım”
“biz gidiyoruz… Sen kendi başına takılabilirsin Ozan” deyip sandalyeden indi ve Görkemlerin peşine takıldı
“nereye?” dedi Ozan “gece yeni başlıyor”
“senin için yeni başlıyor ama bizim için sona eriyor” dedi Büşra “hadi gidelim”
“siz gidin Arya benimle kalıyor değil mi Arya?”
“siz gidin ben geliyorum hemen”
“Arya” dedi Görkem “bunu bu aralar çok sık söylemeye başladın”
“gidin dedim” Görkemler gitti. Ozan onu kendine çekip
“seni seviyorum” diye fısıldadı kulağına
“of içkilisin sen yine” dedi Arya “rahat bırak beni!”
“çok güzel olmuşsun” diyerek Arya’ yı biraz daha kendine çekti… Arya kendini geri çekip gidecekken Ozan yine ona engel oldu “nereye meleğim… Bekle biraz daha”
“bir sorun mu var?” dedi Arda…
“hayır, arkadaşım sen işine bak” dedi Ozan
“ben gidiyorum”
“izin vermiyorum meleğim” diyerek alayla bir kahkaha attı Ozan “ben izin vermeden gidemezsin”
“Ozan yalvarırım rahat bırak beni”
“rahat bırak kızı” dedi Arda
“sana git dedim!” dedi Ozan öfkeyle “biz aramızda hallederiz”
“yarın konuşalım Ozan” dedi “lütfen…”
“tamam” dedi Ozan kolunu bırakarak “kendine dikkat et” deyip gitti
“iyi misiniz?” dedi Arda
“evet… Teşekkür ederim” dedi Arya ve bardan çıktı. Arda Ozan’ a karşı içinde büyüyen öfkeyi fark etti. Onu tanıyordu. Buraya sık sık gelirdi birde Aras’ ın ağabeyin yanında çalıştığını biliyordu. Ozan’ ı sevmiyordu; çünkü: biliyordu ki pisliğin, psikopatın tekiydi. Aras yanına geldi;

“kimdi o kız?”
“bilmem”
“güzel kızdı” dedi Aras onu sınamak isteyerek
“bana ne?”
“tamam abicim kızma” dedi Aras “bir şey demedim”
“neyse ya sinirim bozuk biraz” dedi Arda “özür dilerim sert çıktım”
“önemli değil kardeşim” dedi Aras “hadi Ege’ nin yanına gidelim” birlikte Ege’ nin yanına gittiler.

Arya dışarı çıktığında Görkem ile Büşra arabada onu bekliyorlardı. Arya’ de gidip arabaya bindi
“gidelim” dedi
“gene ne saçmaladı?” dedi Büşra
“hiç her zaman ki şeyler” dedi Arya
“Arya yemin ederim bu çocuk elimde kalacak! Ölümü benim elimden olacak!” dedi Görkem
“neyse ya sataşma… Hırs yaptı yakında düzelir” dedi Büşra… Arya gibi Görkem için endişeleniyordu.
“İnşallah düzelir” dedi Görkem arabayı çalıştırarak



Arya eve girdiğinde Görkem gülümsedi
“iyi geceler sivilceli prenses”
“Görkem çeneni kapa” dedi Büşra
“şaka yaptım canım… İyi geceler”
“şakanın dozunu kaçırıyorsunuz ama” dedi Büşra “bir an cidden yüzümde sivilce var sandım”
“çok ciddi şaka yaparım” dedi Görkem “iyi geceler”
“sana da”
“of canım hiç gitmek istemiyor”
“gitmek zorundasın, gitmek zorundayım”
“yarın okulda görüşürüz o zaman”
“görüşürüz” deyip arabanın kapısını açtı ama Görkem uzanıp arabanın kapısını kapadı. Büşra ona garip bir şekilde bakarken Görkem Büşra’ nın yanağını okşadı yavaşça
“gitmeni istemiyorum” dedi. Büşra gözlerini kapadı. Görkem ona doğru eğilip tutkuyla dudaklarını öptü. Büşra ilk baş hissettiği sıcaklık ve ıslaklıkla başının döndüğünü hissettiği hâlde dudakları bunun için programlanmış gibi aralandı. Görkem’ in tatlı nefesinin içine dolduğunu hissettikçe içi titriyordu. Görkem onu biraz daha kendine çekti.



Arya odasına girdiğinde hemen pijamalarını giyip yatağına girdi ‘lütfen gelsin’ diye yalvardı Allah’ a ve gözlerini yumup uyudu…

“uyan miniğim” diye bir ses duyunca gözlerimi açtım. İsimsiz kahramanım yine gelmişti. Bu sefer bana kızıp çekip gitmesine izin vermeyecektim. Of ne düşünüyorum ben?
“merhaba” diye mırıldandım o beni göğsüne çekerken… O zaman yine etrafa bakma fırsatı buldum. Her zaman farklı odalarda buluyordum kendimi ama bu odaların bir ortak özelliği vardı… Hepsi ‘mavi’ idi. Her şey maviydi. Duvarlar açık mavi, halı deniz mavisi, koltuk lacivert… Bu mavilere anlam veremesem de elle tutulur somut olan tek şeyde maviydi. Mavi bir kıyafet giysem aklıma ‘o’ geliyordu. Ya da sahilde otursam denize bakarken aklıma hep o geliyordu. “bugün ki suskunluğunu neye borçluyuz”
“gitmenden korkuyorum” dedim. Ağzımdan çıkanlara inanamıyordum ama bu bir rüya olduğu için ne diyeceğimi de bilmiyordum zaten. Ağzımdan çıkanlara şaşırıyordum genelde. Ama bazen de karar verebiliyorum ne söyleyeceğime… Yani söylemeden önce düşünebiliyorum. Komik ama öyle… Normal insanlar rüya da koku hissetmiyorlar. Ya da sıcaklığı hatta tutkuyu bile hissetmiyorlar. Birisiyle ne konuştuğunu hatırlamıyorlar. Sadece ne gördüklerini, kimi gördüklerini hatırlıyorlar. Bu da demek oluyor ki ben normal bir insan değilim. Ama bazen Allah’ ın benim yalnızlığımı gidermek için onu gönderdiğini düşünüyorum.
“gitmemden mi korkuyorsun?” dedi “komik olma… Seni istesem de bırakamam ki”
“neden?”
“sen olmadan canım sıkılıyor masumiyet abidem” Birisi masumluğumu yüzüme vurdukça da sinirim bozuluyor. Sanki benim dürüst olmam, insanlara güvenmem ne olursa olsun kırmamam suçmuş gibi sürekli beni uyarıyorlar. Benim bu yaptığım suç mu? Ayrıca bunun masumiyet olduğunu da düşünmüyorum. Masum insanlar suçlu olmayan insanlardır. Ama ben suçluyum. En başta Ozan’ a karşılık veremediğim için suçluyum
“lütfen bana masumiyet abidem deme”
“neden?”
“hoşlanmıyorum; çünkü: ben masumiyet abidesi değilim” dedim somurtarak
“hım” dedi “sende bana isimsiz kahramanım deme”
“neden?”
“bende kahraman değilim”
“hayır… Sen benim kahramanımsın”
”sen de benim masumiyet abidemsin”
“tamam pes ettim” diyerek kokusunu içime çektim… Bu koku gerçek hayatta var mı acaba? Sanmıyorum. O kadar mükemmel ki… Beni daha sıkı sardı. Bu şekilde sıcaklığını hissedebiliyordum “ama masumiyet anlayışından şüphe ediyorum”
“yanlış bir anlayışa sahip olabilirim ama senin masumiyetine inanıyorum”
“inanmaya devam et… Ama hayal kırıklığına uğrarsan bana kızma!”
“kızmam” dedi gülerek. Ona biraz daha sarıldım
“bırakma beni”
“bırakmayacağım zaten” dedi “sen istemeden asla bırakmayacağım”
“inanmak istiyorum”
“inan miniğim” dedi saçlarımı öperek… Zaman dursa, hayat dursa ve biz burada birlikte kalsak… Sonsuza kadar bu huzur bozulmasa… O hep beni sevse… Peki ya ben, ben onu sevecek miyim? “ne düşünüyorsun?” dedi
“hiç” dedim dudağımı büzerek “sabah olmasın diye dua ediyordum”
“neden?” dedi. Gülüyordu. Eğleniyor muydu?
“uyanınca sen gidiyorsun… Ayrıca komik mi?”
“değil sadece bu kadar dürüst olman komik”
“komik olan sensin”
“evet, benim” dedi gülerek
“ya hâlâ gülüyorsun”
“canım gülmek istiyor”
“sanırım ben sorunluyum”
“o nereden çıktı?”
“hangi insan rüyasında güler ki”
“of” dedi “sen her zaman rüyanda normal olan şeyleri mi görüyorsun ki”
“hayır sorun da bu… Ben normal bin insan gibi rüya görmüyorum”
“evet ama ben rüyana girene kadar bütün rüyaların normaldi… Sadece benim olduğum rüyalar anormal… Öyle değil mi?”
“evet”
“o zaman anormal olan beni rüyanda görmen değil mi?”

4.Bölümün Sonu
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.semaveburak-hakki.yetkinforum.biz
GülnurBurak
mod
mod
GülnurBurak


Kadın
Mesaj Sayısı : 1805
Yaş : 30
Ruh Hali : Sizin Senaryolarınız Seviml10
Hangi Takımlısın : Sizin Senaryolarınız Scc56v
Durumunuz : Sizin Senaryolarınız Cevrimiciih4vs8nt1
Başarı Puanı :
Sizin Senaryolarınız Left_bar_bleue16 / 10016 / 100Sizin Senaryolarınız Right_bar_bleue

Kayıt tarihi : 16/06/08

Sizin Senaryolarınız Empty
MesajKonu: Geri: Sizin Senaryolarınız   Sizin Senaryolarınız EmptySalı Tem. 13 2010, 14:44

5.Bölüm



Görkem daha fazlasını istiyordu ama Büşra o kadar masumdu ki ona dokunmaya kıyamıyordu bile daha fazla dayanamayacağını anlayınca kendini geri çekti ve ıslak dudaklarıyla Büşra’ nın alnını öptü.
“Görkem” diye mırıldandı Büşra yavaşça gözlerini açarken
“seni seviyorum Büşra” dedi Görkem “seni çok seviyorum” deyip dudağının kenarına ufak bir öpücük daha bıraktı. Büşra’ nın başı hâlâ dönüyordu ve yüzlerinin hâlâ birbirine gereğinden fazla yakın olması da bu dönmeyi arttırıyordu “iyi geceler” deyip çıktı arabadan çantasından anahtarı çıkardı ama deliği bir türlü tutturamıyor, elleri titriyordu. Sonunda deliği bulup içeri girdiğinde hemen koşarak cama gitti. Tülün arkasından Görkem’ e baktı ama onun arabayı çalıştırıp gittiğini görünce hemen duvara yaslanıp yere çöktü
“seni çok seviyorum Görkem” diye mırıldandı.


Görkem dişlerini sıktı. O kadar duygulu bir şekilde aşkını itiraf etmişti ki… Cevapsız kalacağını düşünmemişti bile. Büşra sevmiyor muydu ki cevapsız bırakılmıştı? Zaten hep soğuktu Büşra… Bazen çok yakın bazen de çok uzak. Büşra’ nın bu ilişkide nerede durduğu belli değildi. Sürekli kaçmasını utangaçlığına vermişti ama artık aralarında utanma olmaması gerekiyordu. Büşra her fırsatta kızarıyor Görkem’ e yaklaşmıyordu bile… Evet, sevgisini saklamıyordu, hatta her zaman dile getiriyordu ama Görkem ona ne zaman açık bir şekilde kendini açsa Büşra tam tersini yapıp içine kapanıyordu ve susuyordu. Eve geldiğini anladığında arabadan inip kapıyı sertçe kapadı. Madem Büşra kaçıyordu o kendisine yaklaşana kadar Görkem’ de kaçacaktı “kısasa kısas” diye mırıldandı ve eve girdi

Aras eve gittiğinde sabah ezanı okunmak üzereydi. İçki içmediği hâlde kafası da kazan gibiydi. Koltuğa oturup ellerini birbirine kenetledi. Her gece o bara giderdi… Ama hiçbir zaman o bardan bir kadınla çıkmamıştı. Sevgi’ den sonra hiçbir kadınla olmak istememişti. Sevgi yine aklına girebilmişti işte… Başka şeyler düşünürken aklı birden Sevgi’ ye gidebiliyordu. Hâlâ sevdiğini söyleyemezdi. Hatta şimdi gelse ve tekrar birlikte olalım dese kabul etmezdi. Ona karşı içinde ufak bir kırıntı kalmamıştı bile… Sevgi sadece onun kadınlardan nefret etmesinin sebebiydi. Gerçi bütün kadınlardan nefret etmiyordu. Bazıları gerçekten masumdu. Mesela o barda kendisine bakan kız ve yanında ki arkadaşı… Diğerleri gibi geceyi geçirmek için bir erkek bulmaya gelmemişlerdi. Sadece eğlenmek için gelmişlerdi ve ortamı sevdikleri için kalmışlardı. Bunu hissedebildiğinden kızların arasında bir ayrım yapabiliyordu. Evlenilecek ve eğlenilecek kızlar. Cebinde titreyen telefonu eline aldı… ‘Bir yeni mesaj’
“şişt oğlum nereye kayboldun sen yine ya… Kimseye bir şey söylemeden ortadan kaybolmuşsun. İyisin değil mi?” yazmıştı Arda
“evet” yazıp gönderdi
“sen manyak mısın? İnsan giderken ben gidiyorum falan der”
“of Arda uyumaya çalışıyorum. İyi geceler” cevabı beklemeden odasına çıkıp uykuya daldı.


Arya uyandığında güldü hâline… Kendini boşlukta gibi hissediyordu. Gördüğü rüyalar bile normal değilken anormal bir insan olduğuna inanmak çok da zor değildi. Rüyaları bile normal insanlardan faklıydı işte… Bu tür rüyalar gördüğünde her zaman dediği gibi
“Anormal Ben!” diye fısıldayarak aynaya baktı
Saçları hâlâ örülüydü. Banyoya girip örülü saçlarını çözdü… Of mükemmel olmuştu. Büşra’ ya bir teşekkür borçlu olduğunu beyninin bir köşesine not etti. Yüzünü yıkayıp odasına tekrar girdi ve sandalyesine oturdu. Yüzünü inceledi… Sürekli mutsuz olmasına rağmen yüzü hâlâ renkli ve canlıydı. Güzel olmasa bile sevimli olduğunu düşünüyordu. Saçlarını taradıktan toka kutusunu açıp alt dudağını ısırdı… Seçmesi zordu. Sonunda tüylü tokalarını seçip saçının önlerinden birer tutam alarak yanlarda sabitledi. Gene şeker kız havasına girmeye becerebilmişti =) Dolabını açıp iyice bakındı… Üstüne de bir şeyler geçirip aynada kendini inceledi. Hem Ozan ona sataşmasın istiyordu hem de kimseye kötü ve bakımsız gözükmek istemiyordu. Bu konuda bazen çelişkiye düşse de Ozan’ dan kurtulmak için kendini kimseye çirkin gösteremezdi. Aşağı indi…
“kızım kahvaltıya” dedi annesi
“anne canım istemiyor”
“saçmalama hadi ama iyice zayıfladın zaten. Hasta olacaksın”
“anne ne zayıflaması ya 34 beden giyiyordum pantolonlar tam oluyordu şimdi ise hafiften sıkıyor.”
“hey Allah’ ım. Kahvaltıya gel” dedi babası
“baba sabah kahvaltı yapmayı sevmiyorum. Midem bulanıyor”
“geçen gün yemiştin. O zaman bulanmadı ama”
“o zaman akşam yemeğini az yediğim için sabah açtım”
“şimdi değil misin yani?” dedi annesi
“hayır”
“aman ne yaparsan yap” dedi babası sinirlenerek. Arya dudaklarını büzdü. Kahvaltıdan nefret ediyordu “ama yine bayılırsan kötü olur”
“bayılmam” dedi Arya “zaten saat geldi ben çıkıyorum”

Büşra uyandığında Görkem’ e günaydın diye mesaj çekti ama cevap gelmemişti. Dün gecenin intikamını aldığını biliyordu ama yinede canı yanmıştı. Yataktan kalkıp banyoya girdi ve perçemlerini tokayla gözünden uzaklaştırdı. Dün gece iyi uyuyamadığı için gözlerinin altında ufak, hafif morluklar vardı. Ama yinede güzel gözüküyordu. Tekrar odasına gidip üstünü giydi ve telefonuna baktı. Mesaj yoktu. Adı gibi biliyordu ki Görkem bugün onları almaya gelmeyecekti. Haklıydı da… Dün gece soğuk davranmıştı Görkem’ e ama bunu neden yaptığını da bilmiyordu. Görkem’ i seviyordu ama hâlâ bazı şeyleri Görkem’ e açamıyordu. Aynaya dalmışken zilin sesiyle kendine geldi Arya gelmiş olmalıydı. Koşup kapıyı açtı ve gülümsemeye çalıştı
“günaydın” dedi Arya kaşlarını çatarak “gidecek miyiz?”
“evet, canım…” dedi Büşra evden çıkıp kapıyı kapadı ve kilitledi.
“senin neyin var?” dedi Arya
“neyim var?”
“bilmem uykusuz bir gecenin ertesinde gibisin”
“hı harbiden ya gece uyuyamadım nedense”
“anladım” dedi Arya “canın bir şeye sıkılmıştır mutlaka. Neye sıkıldı canın?”
“Arya lütfen sonra konuşalım”
“tamam, canım”
“sen yine neşelisin hayırdır” dedi Büşra, Arya’ ya göz kırparak
“hiç işte her zaman ki gibiyim. Bilmez misin en ufak bir şeyde ruh halim değişir benim”
“anladım canım hadi gidelim”
“Görkem gelmeyecek mi?” Büşra sokağın başına baktı özlemle… Görkem’ i göremeyince yıkımını Arya’ ya göstermeden gülümsedi
“bilmem gelmemiş… Uyanamadı herhalde. Bugün de yürüyerek gidelim”
“siz kavga mı ettiniz?” dedi Arya kaşlarını çatarak “üzdü mü seni yoksa? Valla gözünü oyarım onun”
“yok canım kavga etmedik biz”
“ayrıldınız mı yoksa…”
“Hayır, ya nereden çıkarıyorsun. Yok bir şey diyorum sana neden anlamıyorsun ki? Hep neşeli olacak değilim uykusuzum bu yüzden canım sıkkın. Görkem gelmemiş olabilir; çünkü: her sabah bizi almıyordu zaten… Hâlâ neyi soruşturuyorsun?” dedi oldukça yüksek bir sesle. Arya sinirden dolan gözlerini önüne çevirdi. Bu zamana kadar hiçbir arkadaşı ile kavga etmemişti bunun ilkini ise çok sevdiği Büşra ile yaşamak istemiyordu. Ama Büşra ona ilk defa böyle bağırıyordu –hem de hiç suçu olmadan- Arya’ nın elinde olmadan neşesi silindi
“tamam, gidelim o zaman”
“Arya… Özür dilerim”
“önemli değil” dedi Arya ve sonra da bir şey söylemedi. Arkadaşı sinirliydi ve düşünmeye ihtiyacı vardı. Eğer muhabbet açarsa kavga çıkacaktı. Arya kavgalardan hoşlanmazdı, kimseyle tartışmayı da sevmezdi. Oldukça hassastı ve sevdiği birisi bir şey dese zayıflık gösterip direk ağlamaya başlıyordu; onlardan bunu duymayı beklemediği için ağlayarak gösteriyordu kendini. Çok zayıf bir kızdı. Asla kendi istediğini yaptıran biri olmamıştı hep bir şekilde istenilen olmuştu. İstenilenleri yapmış, istenmeyenleri yapmaktan korkmuştu. Sevdiklerini kaybetmekten korktuğu için onları kırmazdı. Bir gün kendisine kızacaklar ve bir daha asla konuşmayacaklar diye korkardı. Kaybetmekten çok korkardı ve bu yüzden iradesi de tam yerine oturmamıştı.
“kırıldın mı?” dedi Büşra… Arya kafasını çevirip gülümsedi
“hayır” dedi
“kırılmadığını biliyordum zaten” dedi Büşra “sen çok acayipsin”
“ilk kez senden duymadım bunu”
“ama öyle… Bana kızman gerekiyordu; çünkü: senin hiç suçun yoktu ve ben sana bağırdım. Kızabilirdin, bağırabilirdin ama sen sessiz kaldın. Bu yaptığın çok yanlış ve ileride de herkese karşı böyle davranırsan çok üzülürsün. Her şeye stres yapıp kendini yoruyorsun ve bu yüzden çabuk hastalanıyorsun. Bir kişide beğenmediğin bir özelliği asla söylemiyorsun ve sonrada yaptıklarını çekmek zorunda kalıyorsun. Bu kadar içe kapanıklılık iyi değil… Ya da iyi niyetlilik mi demeliyim?”
“Büşra… Bu konuda kendimi asla düzeltemem bu yüzden bu konuyu geçelim”
“böyle devam et canım”
“ya Büşra lütfen” dedi Arya “bu huyumun kötü olduğunun farkındayım ve bana çok zarar verdiğinin de farkındayım, ama olmuyor işte ne yapabilirim?”
“çok zayıf bir karakterin var”
“farkındayım”



Aras arabasını şirketin park alanına park etti. Sonra da odasına çıktı. Sekreteri Yasemin yanına geldi
“hoş geldiniz Aras Bey”
“hoş buldum”
“bugün toplantınız yok ama birkaç resmi mektup var. Masanıza bıraktım. Birde az önce babanız aradı. Cep telefonunuza ulaşamıyormuş onu bir arasanız iyi olur””
“tamam, Yasemin teşekkürler” Yasemin kızardı
“bir şey mi var?” dedi Aras ona bakarak. İçinden kendine sessiz bir küfür etti. Bu kız kendisini seviyordu Aras’ da bunu uzun zamandır biliyordu, ama umutlanmamalıydı. “neyse teşekkürler” deyip odasına girdi Aras. Bir çözüm bulup kızı kendinden soğutmalıydı. Odasında düşünüp durdu. Aklına gelen tek bir çare vardı… Kendisi için tam bir fiyasko olacaktı ama kendisine âşık olduğunu bildiği biriyle yan yana duramaz, onun acı çekişini izleyemezdi; çünkü: Yasemin’ de farklıydı. Masumdu ve Aras’ a karşı bir elde etme çabası içinde değildi. Yasemin’ i odasına çağırdı ve İrem’ in masaj salonunun adını verdi
“bu adrese on iki tane kırmızı gül gönderebilir misin?” Yasemin boğazında oluşan bir yumruyu yutmak ister gibi gürültü bir şekilde yutkundu. Dudaklarını ıslattı ve kızaran gözlerini yere çevirdi
“tabii efendim…”
“birde bir kart koyulmalı içine dur bakalım… Hıh ‘dün gece ki kaba davranışlarım için özür dilerim. İçkiliydim. Yoksa hangi geri zekâlı adam senin gibi bir güzele kötü davranabilir ki… Aras’ tamam mı?”
“tamam” dedi Yasemin “en kısa zamanda gönderirim”
“en kısa zamanda değil hemen şimdi gönder. Bu bayan benim için özel”
“peki efendim” dedi Yasemin ve odadan çıktı. Gözlerini yumup yaşları serbest bıraktı. Sonra birinin gelmesinden korkarak gözyaşlarını sildi. Aras’ u uzun zamandır seviyordu ama onun kendisini sevmeyeceğini de adı gibi biliyordu. Bir şey yapamazdı ki… Aras eninde sonunda birine âşık olacaktı. Tuvalete gitti. Aynada kendini inceledi. Aslında güzel sayılırdı. Ela renk gözleri ve kumral bukleli saçlarını inceledi. Parmaklarını elmacık kemiklerinde gezdirdi. Evet, kesinlikle yeterince güzeldi. Hayır, yeterince güzel değildi. Aras’ u etkileyecek kadar güzel değildi. Bunu anlaması ne kadar uzun sürmüştü. Aras çok yakışıklıydı ve çok güzel kızlar etrafında pervaneydi. Yüzünü yıkayıp masasına oturdu. İçinden Aras’ u sevdiğini mırıldanarak onu unutması gerektiğini de hayallerinin sonuna ekledi.

Görkem okulun bahçesinde oturuyor sessizce geleni gideni izliyordu. Büşralar neden geç kalmıştı ki? Ozan’ ın kapıya yaklaştığını gördü. Dikkatlice girişe baktı. İşte gelmişlerdi. Ama olduğu yerden kıpırdamamayı tercih etti “Daha fazla hata yok! Budala âşık gibi davranmakta yok. Biraz da o senin peşinden koşsun” diye mırıldandı kendi kendine… Ama onsuz olamayacağını, bu tartışma büyürde ayrılırlarsa öleceğini biliyordu “Ah Büşra ah bana ne yaptın sen böyle” diye mırıldandı. Kendini ucube gibi hissediyordu. Büşra’ nın Ozan ile tartıştığını görüp gülümsedi. Meleği Görkem’ e karşı gösterdiği tavırdan rahatsız olmuş ve rahatsızlığının acısını birinden çıkarmaya başlamıştı



“ya sen ne istiyorsun bu kızdan” dedi Büşra
“sana ne? Seni ne ilgilendiriyor ki. Seni değil Arya’ yı seviyorum ama görünen o ki sen benden hoşlanıyorsun. Yanlış mıyım Büşra?”
“ne saçmalıyorsun sen ya aptal… Beyinsiz” dedi Büşra
“boş ver canım hadi gidelim” dedi Arya. Görkem’ de gelmişti
“ne demek gitmek ya beyinsiz embesil benden hoşlanıyorsun diyor”
"canım. Seni üstüne çekmek için yapıyor işte… Kanacak mısın ona?” dedi Arya
“bir dakika” dedi Görkem “lan şerefs*z sen kendini ne sanıyorsun… Dünyanın sekizinci harikası falan mı? Bana bak giderek dengesizleşiyorsun ve sabrımın sınırlarını da zorluyorsun” dedi yumruk yaptığı ellerini sıkarak. Büşra, Görkem’ in kolunu tuttu
“neyse hadi gidelim”
“Büşra! Bırak kolumu” dedi Görkem “bu salak bunu çoktan hak etmişti”
“bırak Büşra ya ne yapacak ki?” dedi Ozan edepsiz bir şekilde sakız çiğnerken
“Büşra kolumu bırak. Senin canını acıtmak istemiyorum” dedi Görkem. İçinde bu çocuğa karşı sonsuz bir öfke vardı ve asla dövmeden yok olmayacaktı. Ozan hem en yakın arkadaşına, kardeşine asılıyor hem de sevgilisine sataşıyordu. Bunu çoktan hak etmemiş miydi? Neyi beklemişti ki bu güne kadar?
“bırakın küçük enişteyi salıverin gitsin” dedi Ozan’ ın arkadaşlarından Umut alayla. Büşra Görkem’ in kolunu daha çok sıktı.
“lütfen sevgilim. Beni üzme hadi gidelim” Büşra ona yalvarırken bunu yapabilir miydi? Hem sevgilim mi demişti Büşra
“Abicim bunun bir şey yapacağı yok” dedi Umut. Görkem kolunu hızla çekip Umut’ a yumruk attı. Ozan Görkem’ e doğru yürürken Arya önüne geçip en etkileyici şekilde Ozan’ ın gözlerine baktı. Emre böyle baktığı zaman asla onu kıramazdı… Şimdi de işe yarayabilirdi
“Ozan, lütfen” diye fısıldadı “sana bir daha kötü davranmayacağım ama sende Görkem’ e sataşmayacaksın” Ozan gözlerini yumdu. “yalvarıyorum. Bana istediğin kadar zarar ver ama arkadaşlarıma asla dokunma; çünkü: benim yüzümden onlara bir şey olursa ben kendimi öldürürüm.” Dedi “söz mü? Söz ver bana… Onlara asla zarar verme. Bana her şeyi yap ama sevdiğim hiç kimseye bir şey yapma… Lütfen söz ver” dedi Arya ve gözlerinden yaşlar aktı “söz mü?”
“söz” dedi Ozan kafasını hızla aşağı yukarı sallarken “ona zarar vermeyeceğim”
“Görkem bizi yalnız bırakır mısınız lütfen” dedi Arya
“Arya sen ne yapmaya çalışıyorsun? Bu herifin yaptıkları yetmiyormuş gibi karşısına geçmiş ağlıyorsun ya… Sen… Sen çok korkaksın”
“Görkem lütfen bizi yalnız bırakır mısınız? Ozan’ la konuşmam gereken bir şey var. Çok önemli”
“sen… Canın ne istiyorsa onu yap tamam mı?” dedi Görkem Ne yaparsan yap… Anladın mı? Sana hiçbir şey demiyorum, diyemiyorum artık” deyip Büşra’ nın elini tutup oradan uzaklaştı. Ozan’ da Umut’ a uzaklaşmasını işaret etti. Arya gözlerini sildi.
“sessiz bir yere gidelim” dedi Ozan’ a… Okulun arkasında ki banklara gittiler. Sabahları burası sessiz olurdu
“dinliyorum” dedi Ozan “aslında yine başından atmak için öyle dedin zannetmiştim. Ne söyleyeceksin”
“Ozan sen benden tam olarak ne istiyorsun” Ozan gülümsedi
“sadece bana bir şans vermeni istiyorum. Beni seveceksin… Eminim. Sen beni tanımıyorsun ve bu yüzden kötü olduğumu düşünüyorsun. Ben seni gerçekten seviyorum ama sen bir türlü buna inanmıyorsun”
“Ozan” dedi Arya bıkkın bir sesle “tamam, sana bir şans vereceğim ama…” dedi. Ozan güldü
“ne istersen uymaya hazırım”
“bana dokunmayacaksın tamam mı? Yani sana nasıl söylesem bilemiyorum. Ben, beni öpmeni istemiyorum. Bana gereğinden fazla yaklaşmayacaksın… Eğer bir gün seni seversem”
“evet… Seversen”
“o zaman bu kuralı ihlal edebilirsin… Ama eğer seni sevmezsem ayrılırız tamam mı? Sadece deneyeceğiz. Seni sevip sevemediğime bakacağım.”
“tamam” dedi Ozan, Arya’ nın ellerini tutarak “biraz daha bekleyebilirim” Arya onun gözlerine baktı. Sevemeyeceğini biliyordu ama sırf çevresindeki insanlar zarar görmesin diye bunu yapmak zorundaydı. Hem belki de Ozan sıkılırdı. Zaten bu da tek yoldu. Aksi takdirde bu Arya için bir son olacaktı. Kâbus gibi bir son ya da sonsuzluk demek daha doğruydu.


“sabah mesajıma neden cevap vermedin” dedi Büşra içtiği kahveye bakarak
“görmemişim. Mesaj mı atmıştın?”
“mesaj iletildi Görkem” dedi Büşra, Görkem’ in gözlerine bakarak. Araları birbirlerine yalan söyleyecek kadar bozuk muydu?
“işim vardı” dedi Görkem. Aslında söylemek istedikleri çok farklıydı. ‘dün geceden sonra seninle hâlâ konuştuğuma dua et’ diye haykırmak istiyordu. Kendisi aptal gibi Büşra’ nın peşinden koşarken Büşra kaçmakla yetiniyordu. Tek bildiği kaçmaktı.
“benden daha önemli ne işin vardı?”
“bu soruyu cevaplamadan önce… Dün gece benden daha önemli ne işin vardı ki doğru düzgün bir şey söylemeden kaçtın?”
“Görkem…”
“efendim”
"ben bunu söylemek istemiyorum. Lütfen üsteleme”
“Büşra… Ben duymak istiyorum.”
“sen” dedi cesaretini toplayarak “başım dönüyordu ve sen hâlâ bana çok yakındın. Gözünün önünde bayılmak hiçte hoş olmazdı.” Görkem güldü
“başın mı dönüyordu?” dedi gülerek
“komik mi?” dedi Büşra kaşlarını çatarak.
“pardon” dedi Görkem ellerini havaya kaldırarak “ben ne desem bilmiyorum. Çok pardon”
“pardon çıkalı eşekler çoğaldı ama” diye mırıldandı Büşra
“efendim”
“yok bir şey canım” dedi Büşra gülümseyerek
“duymuştum zaten” dedi gülerek “ben senin eşeğinim”
“kamil” dedi Büşra gülerek “Arya geliyor… Ozan da… Bir dakika ya”
“ne oldu?” dedi Görkem de arkaya bakarak. Sonra tekrar Büşra’ ya döndü “bu kız harbiden geri zekâlı… Neyse ya canı isterse... Ben bir şey demek istemiyorum ona artık. Ozan’ cığıyla mutlu olsun”

5.Bölümün Sonu
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.semaveburak-hakki.yetkinforum.biz
 
Sizin Senaryolarınız
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Burak Hakkı :: Eğlence :: Senaryolar-
Buraya geçin: